Avrupa seçimleri: Merkez hala duruyor mu? -Immanuel Wallerstein

Avrupa seçimleri: Merkez hala duruyor mu? -Immanuel Wallerstein

Batı parlamenter sistemlerinde gerçekleşen seçimler her zaman merkez ile ilgilidir. Standart durum şöyledir: Ýki tane temel parti vardır ve biri bir şekilde merkez sað diðeri ise merkez soldur. Ýktidara gelince sürdürdükleri politikalar bakımından aralarında kimi farklılıklar vardır ama aynı zamanda muazzam benzerlikler de vardır. Seçimler hiçbir zaman derin bir bölünme anlamına gelmez. Seçimler daha çok merkezi yeniden belirlenmesi süreci gibidir, partiler arasındaki tahtıravelli için bir kaldıraç noktası.

Seçimler, daha nadir olarak ise merkezin ve dolayısıyla sabık temel partilerin etrafında dolandıðı merkezin reddedilmesi anlamına gelebilir. Böyle bir sonuç ulusal politikaların büyük bir karışıklık içine düşmesi anlamına gelir ve bu durum bazen ülke dışında da ciddi bir etki yaratabilir.

Fransa’da ve Yunanistan’daki seçimler işte bu her iki sonucu da ortaya çıkardı. Fransa’da Sosyalistler muhafazakar UMP’yi devirdi ve merkezi yeniden belirledi. Dünya sisteminin ve özellikle de Avrupa Birliði’nin daha geniş kaotik durumuna göre ise, Fransa’da merkezin yeniden belirlenmesinin önemli sonuçları olacak. Ancak François Hollande’ın izleyeceði aktüel politikaların Nicolas Sarkozy’nin izlediði politikalardan radikal biçimde farklı olmasını beklemeyin.

Yunanistan’da ise bu durumun tam tersi gerçekleşti. Merkez çok belirgin bir şekilde reddedildi. Her iki büyük parti de, muhafazakar Yeni Demokrasi ve sosyalist PASOK, normalde aldıkları oyların yarısından fazlasını kaybettiler. Ýkisinin toplam oyu oyların üçte ikisini oluştururken şu anda üçte birine düştü. PASOK’u daha sol partilerin oluşturduðu koalisyon olan ve genel olarak seçimlerin büyük kazanananı olarak yorumlanan Syriza geçti ve PASOK üçüncü sıraya düştü. Seçimlerin en temel meselesi Yunanistan’a dış güçler, özellikle de son derece gözü kara bir biçimde Almanya tarafından dayatılan kemer sıkma programıydı. Geleneksel olarak en büyük iki parti dışındaki tüm partiler kemer sıkma politikalarının reddi için çaðrıda bulundular. Syriza lideri Alexis Tsipras seçim sonuçlarının hükümetin kemer sıkma politikalarına baðlı kalacaðı yönündeki açıklamalarını “geçersiz ve hükümsüz” kıldıðını ileri sürdü.

Önümüzdeki birkaç ayda ne olacak peki? Yunanistan’da en çok oyu almış üç partinin (Yeni Demokrasi, Syriza ve PASOK) hükümet oluşturma denemeleri başarısızlıkla sonuçlanınca yeni seçimlere doðru ilerliyoruz. Syriza bir sonraki seçimlerde birinci bile olabilir. Yunan hükümeti daha fazla yardım almayacaðına göre borçlarında temerrüde düşmek zorunda kalacak. Alman dışişleri bakanı önceden de onları Euro bölgesinden atmakla tehdit etmişti. Ancak bunu yapmanın yasal bir yolu yok. Üstelik Yunan kamuoyu Euro bölgesinden çıkmanın hiçbir şeyi çözmeyeceði aksine işleri daha da güçleştireceðini düşünüyor olduðunu da dikkate alırsak bir çözümsüzlük durumunun ortaya çıkacaðı kesin. Yunanistanlılar çok daha fazla sıkıntı çekecek. Ancak birçok Avrupa bankası da. Ve henüz bunun farkında olmasalar da Alman halkı da.

Bu arada, Fransa’da yasama organının belirlenmesi için yeni seçimler yapıldı. Gözlemciler güçlü bir Sosyalist zaferi ve Syriza’nın Fransa’daki belirgin muadili Sol Cephe’nin etkisini. Hollande’ın net pozisyon aldıðı bir konu Avrupa’da kemer sıkmaktansa büyümeye öncelik verilmesi gerektiði, mevcut Alman pozisyonuna tamamen karşı bir tavır alış. Dolayısıyla merkez yeniden sola doðru ilerletilerek yeniden belirlendi.

Almanlar şu anda muazzam bir basınç altındalar. Başbakan Merkel’in partisi CDU ve onun neo-liberal koalisyon ortaðı FDP’nin seçimlerde oy kaybetmesine yol açan ülke içinde bir huzursuzluk var. Avrupa’daki diðer sosyal demokrat partiler Hollande’ın zaferiyle sola doðru ilerlemek konusunda cesaretlendiler. Ýtalya hükümetini oluşturan koalisyonun iki muhafazakar partisi Mayıs’taki yerel seçimlerde ciddi biçimde oy kaybetti. Üstelik tuhaf ama önemli bir ek, Amerika Birleşik Devletleri de Almanya’ya Hollande’ın savunduðu istikamette devam etmesi yönünde basınç yapıyor..

Almanlar tüm bu basınçlara direnebilirler, Ýrlanda referandumunun yapılacaðı 31 Mayıs tarihine kadar. Ýrlanda hükümeti Sarkozy’nin de desteðiyle Merkel’in ısrar ettiði kemer sıkma programı sözleşmesini imzalamış olan Euro bölgesinin tek üyesi ve referandumu bekliyor. Seçim araştırmaları sonucun kıl payı belirleneceðini söylüyor ama Ýrlanda hükümeti “evet” oyunun kazanacaðı konusunda kendine epeyce güveniyor. Hollande’ın başarısı şimdi yeteri sayıda seçmeni Ýrlanda oylamasının olumsuz çıkmasına kadar kaydırabilir ve bu durumda kemer sıkma sözleşmesi geçersiz olur. Böylesi bir durum Alman pozisyonunun Yunanistanlıların merkezi reddedişinden çok daha fazla altını oyacaktır.

Böylesi bir durumda ne olur? Anahtar mesele Alman siyasi hayatında ne olacaðıdır. Angela Merkel, her iyi siyasi liderlik gibi, rüzgarın nereden estiðini görmeye çalışacaktır. Kullandıðı dil bu nedenle deðişmeye de başladı. Hatta ne yapması gerektiði konusunda dış dünya basıncını gizlice istiyor bile olabilir; çünkü Almanya’nın kendi dar bakış açısından bakışı son derece hassas bir mesele ve böyle bir durum Avrupa Birliði’nin geri kalanında başka şeyler yanında Alman malları için de alım gücünün artmasının desteklenmesi anlamına geliyor.

Eðer Almanya bu yönde devam ederse Euro ve Avrupa Birliði yaşayacaktır ve kulaðı çekilmiş de olsa jeopolitik sahnede önemli bir güç olmaya devam edecektir. Avrupa’nın bir bütün olarak merkezinin yeniden belirlenmesi statükonun kabuk baðlamasına deðil kaçınılmaz olan jeopolitik yeniden hizalamaların hızlanmasına yol açacaktır. Şüphesiz Almanya’nın merkezinin yeniden belirlenmesi devlet fonları ve rezerv para olarak doların düşüşünün yaratacaðı yaklaşmakta olan tsunamiye karşı Avrupa’nın daha iyi direnmesine yardım edecektir.

Tüm dünya çok belirsiz sularda yüzüyor. Almanya kısa bir süre içinde kaosun ortasında nasıl yüzüleceðini anlayan ülkeler listesine katılabilir. Esnek olmayan hükümetler kendilerinin en büyük düşmanıdırlar.

* Yeni Özgür Politika için Özgür Sevgi Göral çevirdi

ANF NEWS AGENCY