Haftalık Der Spiegel dergisine konuşan Sosyal Demokrat Parti (SPD) başbakanlık adayı Martin Schulz, SPD’nin her seçim öncesinde yaptığı gibi dar gelirli on milyonlarca kişinin sorunlarına ‘dikkat eden parti’ imajına asılması dikkatlerden kaçmadı.

SPD’nin 2009-2013 yılları haricinde 1998’den bu yana iktidar ortağı olduğu ve bugünkü ekonomik politikaları bizzat hayata geçiren parti olduğu gerçeğini unutan Schulz,  ülkesinde ‘bazı şeylerin adilce olmadığını’ söyledi.

Schulz, son yıllarda şirketlerin ve üst düzey şirket yöneticilerinin kazançlarının büyük oranda arttığını ve buna paralel olarak düşük ücretlere mahkum ‘yoksul çalışanların’ sayısının arttığını belirtti. Toplumsal adaletsizliklerin daimi bir sorun olduğuna vurgu yapan Schulz, büyük miktarlardaki mal varlıklarının daha fazla vergilendirilmesi gerekitğinin altını çizdi.

Martin Schulz, ağır işlerde çalışarak kıt kanaat geçinen toplumun bir kesiminin, ‘sadece parasını çalıştıran’ kişilere oranla daha kötü şartlarda olmaması gerektiğini söyledi. Schulz, iktidara gelmeleri halinde düşük ücretlerle istihdama ve geçici işçiliğe karşı önlemler alınacağını vaat etti.

Konut sorununa da değinen Schulz, uzun dönemler boyunca emlak sektörünün spekülatörlere bırakıldığına dikkat çekti.

Martin Schulz, seçimlerden birinci parti olarak çıkacaklarını da savundu.

SPD’nin 2000’li yılların başından bu yana Hartz Kanunları’yla işveren odaklı ve çalışanları düşük ücretlerle çalışmaya mecbur eden politikaları bizzat hayata geçirdiği biliniyor. Martin Schulz’un dar gelirlilerin haklarını korumaya yönelik sözlerinin samimi mi olduğu yoksa daha soldaki Die Linke’ye (Sol Parti) kaptırılan seçmeni geri kazanmaya mı yönelik olduğu şimdilik bilinmiyor.

Anketler, geçtiğimiz hafta adaylığı kesinleşen Martin Schulz’la birlikte SPD’nin oy oranının yüzde 20-23 arasından yüzde 26-28 aralığına yükseldiğini gösteriyor.