İsveç: Suriye'de barışın sağlanması için Kürtler masada olmalı

İsveç Parlamentosu'nda “Barış, demokrasi ve insan hakları örgütler ağı” tarafından Suriye'deki savaşın 6'ıncı yılına girmesi nedeniyle seminer düzenlendi.

Suriye'deki savaşın 6. yılına girmesi nedeniyle İsveç Parlamentosu'nda düzenlenen bir seminerde konuşan İsveç Dışişleri Bakanlığı Suriye sorumlusu Niklas Kebbon, yüzbinlerce insanın yaşamına yitirmesine ve ülkenin yıkımına yol açan savaşın sona ermesi için Kürtlerin Cenevre'deki müzakerelerde yer alması gerektiğini söyledi.

“Barış, demokrasi ve insan hakları örgütler ağı”nın düzenlediği seminere Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın da katılması planlanmıştı. Ancak Mistura acilen Moskova'ya gitmek zorunda kaldığı için katılamadı.

İsveç Parlamento binasında düzenlenen seminere Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı Lisa Bergh, Uluslararası Af Örgütü Suriye Koordinatörü Katarina Bergehed, İsveç Dışişleri Bakanlığı Suriye sorumlusu Niklas Kebbon konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda milletvekili ve sivil toplum örgütünün temsilcisi de semineri izledi.

Rojava ve Kuzey Suriye Temsilciliği'nden bir heyet de Rojava'daki son gelişmeleri ve Rojava'ya uygulanan ambargoyu gündeme getirdi.

SOL PARTİ: PYD BARIŞ GÖRÜŞMELERİNDE OLMALIYDI

Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh seminerin açılış konuşmasında savaşın başlamasından hemen sonra parlamento bünyesinde kurdukları komitenin Suriye'de savaşın durdurulması ve savaştan zarar görenlere yardım edilmesi amacıyla yürüttükleri çalışmaları özetledi.

Astana ve Cenevre'de sürdürülen barış görüşmelerinde PYD ve Rojava temsilcilerine yer verilmemesini de eleştiren Kakabaveh, Suriye'de yeni anayasanın başka ülkeler tarafından değil Suriye'de yaşayan haklar tarafından birlikte yapılmasının önemine değindi.

İsveç Dışişleri Bakanlığı Suriye sorumlusu Niklas Kebbon, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın İsveç'e gelerek önce Başbakan Stefan Löfven'le görüştüğünü ve daha sonra Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya gelerek Suriye'deki son gelişmeler hakkında görüşmelerde bulunduğunu söyledi.

Suriye'de savaşın başlamasından sonra yaşanan gelişmeleri özetleyen Kebbon, Türkiye'nin Suriye politikasındaki değişimden sonra Halep'in rejim güçlerinin eline geçtiğini ve Suriye'de barışın sağlanması için Astana ve Cenevre'de görüşmelerin başladığını söyledi.

Görüşmelerde alınan ateşkes kararının Suriye'de şiddetin azalmasına yol açtığını ancak rejim ve muhalefet arasındaki çatışmaların zaman zaman sürdürdüğüne dikkat çeken Kebbon, Suriye'de savaşın tamamen durdurulması için savaşan tarafların tamamının ve Kürtlerin barış masasında yer almaları gerektiğine vurgu yaptı.

ÇOCUK ESİRGEME KURUMU: 6 YAŞINDAN KÜÇÜK 3 MİLYON ÇOCUK SAVAŞTAN BAŞKA BİR ŞEY GÖRMEDİ

Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı Lisa Bergh, “Save the childeren”ın geçtiğimiz hafta “Suriyeli çocukların Görünmez yaraları” adlı raporunu kamuoyuna açıkladığını ve raporda savaşın çocuklarda kalp hastalığı, diyabet, depresyon ve uyuşturucu kullanımı gibi olumsuz sonuçlara yol açığını gösterdiğini söyledi.

Çocuk haklarının insan hakları olduğunu, bunun evebeynlerinden bağımsız olarak çocukların kendi hakları olduğu anlamına geldiğini söyleyen Bergh, “6 yaşından küçük 3 milyon çocuk savaştan başka bir şey görmedi. 6 yıl içinde okullara 4 bin civarında saldırı gerçekleştirildi. Her üç okuldan biri kapalı. Bazıları bombalamalar sonucu tamamen yıkıldı. Okulların bir kısmı da silahlı gruplar veya rejim tarafından karargah, işkence merkezi veya depo olarak kullanılıyor” dedi.

Sadece bunların bile Suriye'de çocukların savaştan nasıl zarar gördüklerini ortaya koyduğunu, çok az sayıda doktor ve psikoloğun olduğu Suriye'de çocuklara yardım edilemediğini söyleyen Bergh, anne ve babaların da çok zor koşullarda yaşadıkları için çocuklarına destek olamadıklarını belirttikten sonra şunları kaydetti:

“Savaştan dolayı aile içinde şiddetin artığını ve çocukların şiddete uğradıklarını gösteren raporlar var. Her şeyden de önemlisi birilerinin çocukların kaygı ve endişelerini dinlemeleri ve onlara destek olmaları gerekiyor. Çocukların sadece gıda ve giysi yardımlarını ihtiyaçları yok aynı zamanda kendilerini dinleyecek yetişkin insanlara ihtiyacı var. Dünyanın bu çocukların nasıl bir baskı ve korku altında yaşadıklarını anlaması gerekir. Bazı çocuklar dış dünya ile ilişkilerini tamamıyla kesiyor. Hiç kimseyle konuşmuyor. Bu çocuklar şimdi kırılma noktasında. Beklenerek bir şey yapılamaz. Hemen bir şeyler yapılmalı. Ama pek çok yardım kuruluşu bu çocukların gerçek durumlarını anlamıyor.”

Bergh, çocukların içinde bulundukları ruh halini “Yiyecek bulabilmek ve oyuncaklarla oynayabilmek için bazı çocuklar ölmeyi ve cennete gitmeyi istiyor. Orada karınlarını doyurabileceklerini ve oynayabileceklerini düşünüyor” diyerek dile getirdi.

Çocuk Esirgeme Kurumu'nun savaşın bitmesini istediğini ama şu anda hem Suriye Hükümeti hem de sivillere yönelik saldırıların, okullar, hastaneler ve diğer sivil binaların bombalanmasının durdurulmasını ve insani yardım kuruluşlarının çalışmalarının engellenmemesini talep ettiğini söyledi.

AF ÖRGÜTÜ: SURİYE'DE İNSANLIK SUÇLARI ARTTI

Uluslararası Af Örgütü Suriye Koordinatörü Katarina Bergehed, örgütlerinin 2011 yılının Nisan ayında Suriye'de uluslararası suçlar içinde en ağırı olan insanlık suçu işlendiğini tüm dünyaya duyurduğunu, aradan 5 yıl geçmesine rağmen durumda iyileşme olmadığı gibi insanlık suçlarının giderek arttığını söyledi.

Kayıpların Suriye'de büyük bir sorun olduğunu, 2015 yılına kadar 58 bini sivil 65 bin kişinin kaybolduğunu, tutuklulara kötü muamele ve işkence yapıldığını ve 18 bin kişinin işkence, tutukevlerindeki kötü koşullardan ötürü yaşamını yitirdiğini ifade eden Bergehed, bu yılın Şubat ayında yayınlanan raporun bazı cezaevlerinde yargısız infazlar yapıldığını gösterdiğini belirttikten sonra şunları kaydetti:

“İnsanlar kayboluyor ve daha sonra değişik ceza ve tutukevlerine konuluyor. İşkenceye uğruyor. 35 işkence yöntemi uygulandığını belirledik. Duruşmalar adil değil. İşkence altında alınan ifadeler kanıt olarak kabul ediliyor. Askeri mahkemeler sanıklar hakkında 2-3 dakikada karar veriyor. Birkaç dakika süren duruşmalardan sonra insanlar hakkında ölüm cezası veriliyor. Bu cezalar bir ay içinde de uygulanıyor.”

Bergehed, Uluslararası Af Örgütü'nün işkence ve idamların yapılan barış görüşmelerinde ele alınmasını istediğini ve bu talebini Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'ya ilettiğini dile getirdi.

ROJAVA TEMSİLCİLİĞİ: DIŞ DÜNYA ROJAVA'YA DESTEK VERMELİ

Rojava ve Kuzey Suriye Temsilciliği'nden Azad Heydari, Rojava'daki demokratik oluşum hakkında katılımcıları bilgilendirdikten sonra DAİŞ çetelerine karşı başarılı mücadele eden Kürt güçlerinin Astana ve Cenevre'de yapılan barış görüşmelerinden dışlanmasının kabul edilemeyeceğini söyledikten sonra İsveç Dışişleri Bakanlığı Suriye sorumlusu Niklas Kebbon'a bu konu hakkında İsveç Hükümeti'nin tutumunun ne olduğu sorununu yöneltti.

Heydari, İsveç ve diğer ülkelerden Suriye'ye yapılan yardımların Suriye Ulusal Konseyi'ne ulaştırıldığı için Rojava'ya gitmediğini, ambargo altında bulunan Rojava ve Kobanê'nin yeniden inşası için dış dünyanı destek vermesi gerektiğini “DAİŞ'ın saldırıları sırasında Kobanê yerle bir edildi. Şimdi okullar olmadığı için çocuklar eğitim alamıyor. Suriye rejimi, Türk devleti ve Suriye muhalefeti Kobanê'ye ambargo uyguluyor. Çocuklarımızın tüm diğer çocuklar gibi okula gitmesi gerekir. Bunun için de İsveç ve dış dünyanın destek vermesi gerekir” ifadeleriyle gündeme getirdi.