Yeni aşılar yolda!

Yeni aşılar yolda!

Ýnsanların ve hatta diðer tüm canlıların hayatta daha saðlıklı kalabilmesi için aşıların önemi hiçbir çaðda yadsınamadı. Zaman zaman olumsuz sonuçlar doðuran aşılara da rastlansa, tıbbın gelişmesiyle birlikte bu riskler azaltılmaya çalışılıyor. Şimdilerde birçok araştırmacı, yeni aşıları uygulamaya hazırlanıyor.

Tıp araştırmacıları, yaygınlıðıyla bilinen birçok hastalıða çözüm olabilecek yeni tür aşıların geliştirilmesine çalışmaya devam ediyor. Geliştirilen tedavi edici aşı sayısı 113 ve bunların şeker hastalıðından nikotin baðımlılıðına kadar her türlü soruna çözüm olabilmesi hedefleniyor.

JENNER'ÝN ÇALIŞMALARINDAN YARARLANILIYOR

Ýlk aşı, bundan iki yüzyıl önce Edward Jenner tarafından, bir mandırada çalışan kızın derisindeki sıyrıktan aldıðı sıvıyı 8 yaşındaki bir çocuða aktarmasıyla bilimsel anlamda tarihe geçmişti.

Ýngiliz hekim Jenner, mandırada çalışan ve ciddi düzeyde olmasa da, derideki çeşitli belirtilerle tanınan inek çiçeði hastalıðına yakalanan kişilerin, çok daha ölümcül etkiler yaratan ve o dönem Avrupa’da her yıl 400 bin kişinin ölümüne yol açan çiçek hastalıðına karşı baðışıklık kazandıklarını saptamıştı.

Jenner, bu görüşten yola çıkarak ve inek çiçeðinin deri üzerinde oluşturduðu sıyrıktan alınacak sıvının küçük çocuðu çiçek hastalıðına karşı bir biçimde koruyacaðını öngörerek, haklı çıkmıştı. Dünyada her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin yaşamını kurtarması da, aşıların önemini gösteriyor.

Discover'in yer verdiði araştırmaya göre; tıp insanları Jenner’in görüşlerinden yola çıkarak çeşitli çalışmalara imza atıyorlar. Araştırmacılar baðışıklık sisteminin inceliklerini daha iyi kavramalarını saðlayacak yöntemlerden yararlanarak, yerleşik hastalıkların kökünden yok edebilecek, hatta bedenin kimi işlevlerini deðiştirebilecek saðaltıcı aşıların geliştirilmesine çalışıyorlar. 2010 yılında ABD’de yapılan bir piyasa araştırması da, çoðu insan üzerinde deneme aşamasında olan, 113 saðaltıcı aşının geliştirilmekte olduðunu gösteriyor.

EN HAYATÝ OLAN; KANSER AŞISI

Yeni saðaltım yöntemlerini bekleyenlerin sayısı hesaplanamaz düzeyde arttıðından, saðaltıcı aşıların geliştirilmesinde kanser araştırmacıları başı çekiyor. New York Kanser Araştırma Enstitüsü görevlilerinden ve kanserle savaşımı amaçlayan uluslararası bir program olan Kanser Aşısı Ýşbirliði’nin başkanı Lloyd Old, şu fikirde: “Kanser aşıları saðaltıcı aşıların göstermelik adayıdır."

Bu konudaki çalışmaların büyük bölümü, Old’un 19. yüzyıl cerrah ve kanser araştırmacısı William Coley’in görüşleri ışıðında son elli yıldır sürdürdüðü baðışıklık sistemiyle ilgili öncü araştırmaları temel almasıyla gelişiyor. Ancak Coley'in ilk etapta şanssız olduðu, 1891’de kemik kanserinin son aşamalarındaki iki hastasına streptokok bakteriler enjekte ederek kanser baðışıklıðı yönündeki ilk adımında, hastaların ölmesiyle görüldü. Israr eden Coley daha sonra ısıyla öldürülen bakterilerden oluşan ve kendi adıyla bilinen bir aşı geliştirdi ve bu da tartışmalara yol açsa da, ışınım ve kemoterapinin yerine geçtiði 1940’lara dek yaygın biçimde uygulandı.

Old ise kanser araştırmalarına 1950'lerde başladıðında, Coley aşısı çoktan unutulmuş, rafa kaldırılmıştı. Coley’in araştırmalarından yine de yararlanan Old, bu süreçte bilinen ilk sitokinleri, ya da baðışık sistemine sinyal veren molekülleri buldu.

Günümüzde geliştirilmekte olan kanser aşılarının birçoðunda da, onlarca sitokinin bir araya gelerek kanserin yok edilmesi yönünde etkileyici bir tepki yaratabileceði görüşü temel alınıyor. Türkiye’de de yılda yaklaşık 150.000 kişiye kanser tanısı konuyor.

ETKÝLÝ DÝYABET AŞISI ÝÇÝN ÝNSAN DENEKLER KULLANILACAK

Baðışıklık sistemindeki hücreler yanlışlıkla, pankreastaki ensülin üreten beta hücreleri gibi saðlıklı hücrelere saldırarak juvenil diyabete (Tip 1) ya da sinirleri koruyan yaðlı kılıfı hedef alarak çoklu sertleşime (multipl skleroz) yol açıyor. Otoimmün bir aşı da burada devreye giriyor; onun görevi kendine yönelik bu saldırılara son vermek.

Calgary Üniversitesi Diyabet Araştırma Merkezi’nden Pere Santamaria, T hücreleri olarak bilinen akyuvarların yeni keşfedilen T-düzenleyici hücreleri adıyla bilinen bir türünün devinime geçirilmesi gibi bir yaklaşıma imza attı.

Santamaria, pankreastaki beta hücrelerinden oluşturduðu antijen karışımını yapay demir oksit nano parçacıklara iliştirdi ve bu biyosentetik karışımın diyabetli hayvanlarda kan şekeri ve ensülin düzeylerini normale dönüştürdüðünü, henüz hastalıða yakalanmamış genç farelerde de hastalıða yakalanma sürecini yavaşlattıðını saptadı. Araştırmacı Santamaria ve çalışma arkadaşlar şimdilerde aşıyı insanlar üzerinde denemeye hazırlanıyorlar.

Türkiye’de yaklaşık 400 bin Tip 1 Diyabet hastası ve yaklaşık 30 bin civarında da multipl skleroz (MS) hastası olduðu tahmin ediliyor.

ALERJÝ AŞISI ÝÇÝN OLUMLU SONUÇLAR ARTIYOR

Alerji aşısına geçmeden önce, alerjinin, bedenin kendisini hedef aldıðı daha ılımlı bir iç savaş türü olduðu hatırlanmalı. Çok az miktarlarda polen, sakırga ve küf gibi alerjenlerin art arda aşılanmasından oluşan alerji saðaltımları yaklaşık yüz yıldır yaygın biçimde uygulansa da; bu tür çözümlerin aylar boyunca haftada en az bir kez ve daha sonra da üç beş yıl boyunca en az ayda bir kez uygulanması gerekli.

Araştırmalarıyla ortaya çıkardıðı yeni aşı sonuçlarını Ýsveçli baðışıklık uzmanı Martin Bachmann, baðışıklık sisteminin bunu yabancı bir saldırgan madde olarak algılayarak anında tepki verdiðini üzerinden tanıtıyor. Daha çok sayıda T düzenleyici hücrenin oluşmasını saðlayarak bedenin alerjik tepkisini bastırdıðını belirtiyor. Bachmann’ın aynı virüs-bakteri bileşiminden yararlanarak oluşturduðu astım aşısının da benzer olumlu etkiler yarattıðı görüldü.

KALP HASTALIKLARI AŞISI ÝÇÝN ÝNSANLAR ÜZERÝNDE DENEY YAPILACAK

Yeni saðaltıcı aşıların bir bölümünün aslında bedene saldırmak üzere tasarlanmış oldukları bilinse de; bunu seçici bir biçimde yapıyorlar. Deneme aşamasındaki yeni bir kalp aşısı da, bedendeki istenmeyen biyokimyasalları, özellikle de halk arasında kötü kolesterol olarak bilinen düşük yoðunluklu lipoproteini (LDL) hedef alıyor.

Cedars-Sinai Tıp Merkezi kardiyoloji bölümü başkanı Prediman Shah, Ýsveçli hücre biyolojisi uzmanlarından Jan Nilsson ile birlikte damarlara zarar verecek yangıların önüne geçebilecek bir aşı geliştirmeye çalışıyor.

Shah ve arkadaşları hayvanlar üzerindeki çalışmalarını bu yılın sonlarında tamamlamayı ve insanlar üzerindeki deneyler için de izin almayı bekliyorlar.

Bu hastalık için olası hasta kitlesi için de, örneðin Türkiye’de yaklaşık 200 bin kişinin kalp ve damar hastalıklarına baðlı olarak yaşamını yitirdiði söylenebilir.

FARELERDE DENENEN OBEZLÝK AŞISI ÝÇÝN EMÝN OLUNMAYA ÇALIŞILIYOR

Obezlik aşısı ise bedenin kendi ürettiði hormonlardan birini hedef alıyor. Mantıksız görünen ve dahası tehlikeli bir uygulama olarak kabul edilen bu aşı, yine de obezlik salgınının önüne geçilmesi amacıyla risk almaya deðer bulunuyor.

Kaliforniya Scripps Araştırma Enstitüsü sinirbilimcilerinden Eric Zorilla'nın geliştirdiði deneme aşamasındaki obezlik aşısı kimyasal yollarla hemosiyanine (kimi yumuşakçalarda bulunan bir protein) iliştirilen ghrelin moleküllerinden oluşuyor. Farklı biyokimyasal düzenleri deneyen Zorilla ve meslektaşı Kim Janda 2006 yılında farelerin kilo vermelerini saðlayan bir düzene tanık oldular.

Özellikle, geliştirdikleri aşının ghrelin üreten hücrelerde otoimmün bir tepki yaratmayacaðından emin olmaya çalışan araştırmacılar, aksi takdirde böylesi bir tepkinin ciddi şişme ve yangılara yol açabileceðini düşünüyorlar.

Obezlik için olası hasta kitlesi olarak ise Türkiye'de kadınların %41,5, erkelerin de %21,2 kadarı bu sınıfa dahil.

BAÐIMLILIK ÝÇÝN YENÝ AŞI ARAYIŞI

Baðımlılıða karşı aşı geliştirme yönündeki çalışmalar 1970’lerde başlıyor ve bu kapsamda 1990'ların ortalarından bugüne dek uzanan yeri araştırmalar mevcut. Bunlar halen klinik deney aşamasında.

O dönemde ImmuLogic Ýlaç Şirketi’nde baðışıklık uzmanı olan Barbara Fox bir kokain aşısının geliştirilmesine katkıda bulunan bir isim.

Fox'un katkı sunduðu aşı, Baylor Tıp Fakültesi psikiyatri uzmanlarından Thomas Kosten tarafından da desteklenip onaylandı. Kosten’in yarısına aşıyı uyguladıðı 115 kokain baðımlısı ile ilgili 2009 tarihli araştırmasının sonuçları aşı olanların %38’inde güçlü bir antikor tepkisi oluştuðunu ortaya koyarken; aşıdan sonraki iki ile dört aylık süre içinde yapılan incelemelerde bu hastaların %45’inin kokainden arındıkları fark edildi.

Bu aşıların ne kadar süreyle etkili olacakları ve baðımlıların başka uyuşturuculara yönelmelerini önleyip önlemeyecekleri konusunda kesin bir yargıda bulunmak için vakit henüz çok erken bulunuyor ve bu yöndeki girişimleri olabildiðince destekleyen NIDA şimdilerde eroine karşı etkili bir aşının geliştirilmesine çalışıyor.

Olası hasta kitlesi hesaplanırken, Türkiye’de yaklaşık 17 milyon kişinin sigara içtiði, kokain kullanımının diðer Avrupa ülkelerine kıyasla düşük olduðu da belirtiliyor.

ANF NEWS AGENCY