‘Anayasa görüşmelerinde Meclis’te bir sürpriz olabilir’

CHP İstanbul eski Milletvekili Melda Onur “Eminim ki gizli ve sonuçlarının mağduriyet yaratmayacağı bir oylama yapılsa, referanduma kadar gitmez o iş. Yasa Meclis'ten çıkmaz. Ben hala Meclis'te bir sürpriz olabileceğini düşünüyorum” dedi.

CHP eski Milletvekili Melda Onur, Meclis’te görüşmeleri devam eden Anayasa değişikliği teklifinin AKP içerisinde de rahatsızlık yarattığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AKP ve MHP’nin üzerinde anlaştığı başkanlık için anayasa değişikliği teklifi görüşmeleri Meclis Genel Kurulu’nda devam ediyor. Görüşmeler sırasında sık sık gerginlikler yaşanıyor. CHP ve HDP usul ihlallerine dikkat çekerken, AKP ve MHP’liler hızlıca maddeleri geçirmeye telaşındalar.

CHP İstanbul eski Milletvekili Melda Onur, Meclis’teki referandum tartışmalarına ilişkin sorularımıza yanıt verdi. AKP’li milletvekillerinin de yaşananlardan rahatsız olduğu yönünde kendisine ulaşan bilgileri aktaran Onur, “Eminim ki gizli ve sonuçlarının mağduriyet yaratmayacağı bir oylama yapılsa, referanduma kadar gitmez o iş. Yasa Meclis'ten çıkmaz. Ben hala Meclis'te bir sürpriz olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Demokrasi İçin Birlik Platformu’nda da çalışma yürüten Melda Onur’un ANF’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

CUMHURBAŞKANINA ‘GÖNÜLSÜZ BAĞIMLI’ BİR KESİM VAR

Meclis'te Anayasa değişikliğine ilişkin görüşmeler devam ediyor. Memlekette neler oluyor?

Öncelikle iktidar partisinde ne olduğunu görmek önemli. İktidar partisinde de çok ciddi bir kesimin aslında hiçbir şekilde kabul etmediği fakat mecbur kaldığı bir sistem dayatılıyor. Bizim milletvekili olarak iktidar partisinden tanışıklıklarımız var. Çeşitli ortamlarda hem milletvekilleri ile hem de orada siyaset yapanlar ve danışmanlarla bir araya geliyoruz. AKP'de, hükümet ve parti ile Saray ve danışmanları arasında hat kopmuş vaziyette. Bunun şikâyetlerini alıyoruz. Milletvekillerinin Erdoğan'a artık kolay kolay ulaşamadığı, hükümetin son derece itibarsızlaştırıldığı, sadece Saray'ın etrafında mutlu bir azınlığın oluştuğu konuşuluyor. Burada yekpare bir bütünlük yok. Fakat anlaşılan şu ki; esas üstünlüğünü parti grubunda oluşturan Cumhurbaşkanı, kendine gönülsüz ya da gönüllü bağımlı bir parti grubu yarattı. Gönülsüz bağımlılık da muhtemelen çeşitli maddi ve sosyal statüyü kaybetme ve FETÖ ile ilişkilendirilme korkusuyla oluşuyor. AKP içerisinden bana iletilen şu ki; bugün hiç kimse yönetmeliklere, kanunlara bakarak karar vermiyor. Tek referans noktası; ertesi gün başıma ne gelir? Ertesi gün acaba FETÖ'cü ilan edilebilir miyim? Mal varlığıma el konulur mu? Türkiye bunca darbe gördü, mal varlığına el koyma çok ciddi bir hadise. FETÖ soruşturması nedeniyle atılan kadın öğretmenler, yarı fiyatına evlere temizliğe gitmeye razı hale gelmişler. Üstelik de bu insanların daha mahkemesi görülmüş değil. Toplumda çok ağır bir travma yaşanıyor. Bu insanların birçoğu sessiz. Bu sessizlik AKP saflarında da kendisini o oylamada, kimisinin oyunu göstererek 'Vallahi de ben FETÖ'cü değilim. Ben sizdenim' demesiyle sonuçlanıyor. Ama eminim ki gizli ve sonuçlarının bir mağduriyet yaratmayacağı bir oylama yapılsa, referanduma kadar gitmez o iş. Yasa Meclis'ten çıkmaz. Meclis'te ciddi sayıda milletvekilinin bu gidişattan hiç de mutlu olmadığını biliyoruz.

‘İLK SONUÇLAR İŞİN HİÇ DE KOLAY OLMADIĞINI GÖSTERDİ’

Bu çizdiğiniz tablonun referanduma yansıması ne olur?

Meclis'ten geçişine bağlı. Ben hala Meclis'te bir sürpriz olabileceğini düşünüyorum. Bu kartı da bir kenara koyalım. İlk oylamadaki rakamlar işin hiç de kolay olmadığını gösteriyor. Kavga, dövüş, kıyametle bu sonuçları aldılar. Bu bir taktik savaşı aslında. Şimdi bir hafta içinde o oyların verilme sürecinde çeşitli taktikler uygulanacak. Ama esas olan son oylama. Eğer bu Meclis'te takılırsa, bundan sonra referanduma gitse de şansı çok azalır. Ama sıkıntı şu: Ne yazık ki insanlardaki umutsuzluk da kendilerini koy vermelerine neden oluyor. Çünkü insanlar şunu biliyorlar. Bu iş Meclis'ten geçmese de bu iş referandumdan geçmese de bu düzeni fiili olarak devam ettirecek. İnsanlar bunun farkında.

Bu durum değiştirilemez mi?

Normal bir ülkede değiştirilir. Bu ülkenin savcısı, hâkimi var. Ama bütün bu insanlar tehdit altında oldukları müddetçe değiştirilemez. Şoför kamyonu yokuş aşağı sürüyor ama kasada bir ülke var, insanlar var, hepimiz varız. Hep birlikte felakete gidiyoruz. Her gün yeni bir şey ortaya atılıyor. Örneğin bugünkü açıklamalar... Ne yapacaksınız, milletin dolarlarına el mi koyacaksınız? Şu andaki hali ile bunlara engel olunamıyor. Ama buna ne engel olabilir? Normal sivil siyaset ve demokratik bir ortamda buna engel olacak tek şey; yargıdır, denetimdir. Ama denetim ve yargı olmadığı için engel olunamıyor.

‘ASLINDA BU MAHALLE DAHA KALABALIK’

Engel olabilecek toplumsal kesimler yok mu?

Toplumsal muhalefet, demokratik kitle örgütleri çok dağınık. Asgari müştereklerde bir araya gelemiyorlar. Biat ve korku ikliminde o taraf bir araya gelebiliyor ama burada böyle bir durum yok. Sosyalisti, komünisti, Kürtçüsü, ulusalcısı, biraz milliyetçisi, hepsinin kendi yumuşak karnından dolayı bir bölünme ve ayrışma var. Aslında bu mahalle daha kalabalık. Ama bir araya gelme sıkıntısı bir güç yaratamıyor. Bir araya gelememek Meclis'teki partiler için de bir referans olamıyor. Kimse CHP’nin ya da HDP’nin herkesi bir araya getirmesini beklemesin. Ancak toplum bir araya geldi mi, partiler bir araya gelir. AKP'ye oy vermeyen kesim, sırtındaki bagajını bir kenara bırakıp, bir noktada bir araya gelirse, o zaman zaten siyasi partiler de oradan güç alır ve siyasete uygularlar. Ama bu halimizle burada zayıfız. Bence herkes güçlü bir lider arayışında. Eminim ki bugün solu toparlayacak bir lider ya da bir lider hareket, muhalefette öne çıksa, bütün sivrilikler törpülenecek. Kimse 'O sosyalistti, Kürtçüydü, solcuydu' diye bakmayıp etrafında birleşecek.

Demokrasi İçin Birlik'tesiniz aynı zamanda. Nasıl bir çalışma yürütülüyor orada?

Yapılan her çalışma çok değerli. OHAL ile ilgili 'Uzatma' kampanyası yapıldı. İmzalar toplanıyor. Aslı Erdoğan'ın cezaevinden çıkarılabilmesinde demokratik kitle örgütlerinin, toplumsal muhalefetin yaptıklarının çok önemi var. Bir konu üzerinde çok ciddi bir kamuoyu yaratırsanız, bir şekilde geri adım attırıyorsunuz ama toplumun enerjisi, bu kadar çok mağduriyetin üzerine gitmeye engel oluyor. Toplumsal muhalefet nereye koşacağını şaşırmış vaziyette. O yüzden biraz dağınık gidiyor hareket. Ama yapılan her şey önemli. AKP'ye yakın siyasetçiler zaman zaman demokrasi cephesini hedef gösteriyor. Bunun nedeni, oradan bir güç beklemelerinden dolayı. Çünkü orada bir potansiyel görüyorlar. Gezi döneminde çok canları yandığı için Gezi gibi siyasi bir hareket, onların ciddi anlamda canını yakar. Bunun farkındalar. Böyle bir durumun oluşmaması için polis gücünü, mahkemesini kullanıyor. Birçok insan içeride. Ne zaman, hangi ara alınıyor, insan takip edemiyor.

Referandumda 'Hayır çıkacak' diyenler de var.

Olabilir. 'Hayır' çıkabilir. 'Evet' çıkarsa bile sadece şu psikolojiden çıkar: “Hayır da desek zaten bu adam bunu devam ettirecek.” Bu da çok üzücü bir psikoloji. Bu psikoloji özellikle başkanlığı benimsemeyen AKP kesiminde olabilir. “Zaten yapacak, 'evet' diyelim, bunu da gösterelim de. Başımıza bir iş gelmesin” düşüncesi. ‘Hayır’ çıkma ihtimali var. Ama ben hala Meclis'te her şeyin bitmediğini düşünenlerdenim.

Teklifin Meclis'te kabul edilmemesi güçlü bir olasılık mı?

Güçlü demeyelim ancak zayıf bir olasılık da değil.

Topluma ne öneriyorsunuz?

Bir kere kavgayı durdurup, ilerde kavga edeceğimiz, demokratik zemini sağlamlaştırmamız gerekiyor. Birileri Kürtleri, diğerleri CHP'lileri sevmiyor. Herkesin birbirine olan düşüncesini dizginlemesi gerekiyor. Ortak iş yapabilme yetisini geliştirmemiz gerekiyor. Bir de gerçekten bu toplumda bir takım lider olabilecek insanları teşvik etmek gerekiyor. Kendi yaşam alanını koruma üzerine bir bloklaşmaya gidilebilir diye umut ediyorum. Son olarak, Meclis sürecine bir bakalım, orada her zaman her şey olabilir.