Arap, Süryani, Ermeni örgütlerinden ‘HAYIR’ çağrısı

16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak referandum için 27 Mart’tan itibaren Avrupa’da oy verme işlemi başlıyor. Avrupa’daki Arap Aleviler, Asuri Süryaniler, Ermeniler, referandum’da “hayır” demeye çağırdı.

ANF’ye konuşan Arap Alevileri Federasyonu, Başkan Yardımcısı Nihat Nalcan, Mezopotamya Halk Kongresi Eş Başkanı Numan Oğur, Nor-Zartonk Avrupa Temsilcisi Alex Kalk, “Tek adam diktatörlüğüne karşı ‘hayır’” çağrısında bulundu.

‘BÖYLESİ BİR GÜÇ TEK İNSANIN ELİNDE TOPLANMAMALI’

Arap Alevileri Federasyonu Başkan Yardımcısı Nihat Nalcan: Bir referandum yapılacaksa bir anayasa değiştirilecekse, insanları ileriye götürmesi lazım. Bu referandum, bir kişinin iki dudağı arasında kalmış. Böyle demokrasiyi çağdaş hale getirmek mümkün değil.

Türkiye’nin şu anda birçok sorunu var, iç sorunları, dış sorunları varken, Türkiye’nin ana sorunu anayasa olmamalı. En azından şu anda yapılacak bir anayasa değil. Kuvvetler ayrılığı olmalı, bir insan görüşünü, korkmadan, çekinmeden söyleyebilmeli, hakkını savunabilmeli.

Bu anayasa değişikliğinin insanları ileriye götürmeli, geriye değil. Şu anda seçilen şahıslarla bir ilgisi yok. Kim olursa olsun, bu gücü yanlış kullanacağından emin olabilir.

Prensip olarak, demokrasi istiyorsak, eşit haklardan yola çıkılmalı. Bütün insanların her türlü kültürel, dini hangi sorunları varsa eşit muamele görmesi gerekiyor. Böyle bir anayasanın oluşması gerekiyor.

İnsanları eşit tutan, kanun önünde insanlar arasında din, dil, kültür ayrımı, farkı olmayan bir anayasa olsa tabii ki hayır demeyiz. Şu anda tek kişilik yönetime gidiyor.

İnsanlar iyi düşünmeli, yapacakları tercihin, oy hakkını kullanacağı zaman mutlaka iyi düşünmesi gerekiyor. Bir kişide yetkinin, gücün toplanmaması gerekiyor.

Türkiye’de insanların özellikle Alevilerin ve diğer azınlıkların hakları çiğneniyor. Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı var, bu insanlar arasında ayrım yapıyor.

Bu ciddi bir ayrım, İslam’ın temeline aykırı bir durum. İslam’ın temeli eğer Kuran ise Kuran’da “kul hakkı yenmeyecek” deniyorsa yenmeyecek.

Şu anda Türkiye’nin önünde bir sürü sorun varken, bombalar patlarken, söyleyeceğimiz çok şey var, tek kişilik yönetimin ne getireceği üzerine düşünmek gerekmiyor. Sadece ağzını açanların, ağzını kapatmaktan öteye bir şey olmaz.

Özellikle Arap Alevi kardeşlerimiz ve diğer mezhepten insanların, demokrasi adına, insanlık adına daha demokratik bir anayasayı hak ettiğine inanıyorum, tek kişilik yönetimin kimseye bir şey getirmeyeceğine inanıyorum. Özellikle referandumda “Hayır” oyunu kullanmalarını, yakınları, dostları, dini mezhebi, siyasi görüşü ne olursa olsun, buna ikna edilmesi gerekiyor.

Hayır için bir sürü sebep var, “Evet” için ama hükümet bile açıklayamıyor. Devlet başkanlarına saldırıyorlar, ama bir türlü neden “evet” denmesi gerektiğini insanlara anlatamadılar. AKP /MHP yetkilileri, “evet”i anlatamadılar. Özellikle Avrupa Türkiye arasında yaşanan gerginliğin tek sebebi anayasadır. Ben açıkça neden “evet” denmesi gerektiğini anlamış değilim, insanlara ne kazandıracağını anlamış değil. Ama biraz inceleyen herkesin “hayır”ı neden demesi gerektiğini biraz anlıyoruz. Kesinlikle “Hayır” denmesi gerekiyor.

Hemşerime, Türkiye halklarına selam, o güzel vatanda yaşayan insanların hepsine selam olsun, İnşallah hayır ağır basar ve insanlar daha bugünden daha gitme durumu olmalıdır.

‘TÜRKİYE’DE YAŞAYAN BÜTÜN HALKLAR TEHLİKE ALTINDA’

Mezopotamya Halk Kongresi Eş Başkanı Numan Oğur: Asuri, Süryani halkı olarak “hayır” dememizin birçok nedeni var. Başta AKP’nin şu an ortağı olan faşist MHP’nin bir bütün olarak, Anadolu ve Mezopotamya halkları üzerindeki faşizan uygulamaları var. Halklarımıza neredeyse nefes aldırmıyorlar. Muhalif olan herkes ve herkesim tehdit altında yaşıyor. AKP rejimi, son bir iki yıldır, şehitlik, mezarlık, cami, cemevleri ve kiliseleri bombalıyor. Sadece Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında değil, Suriye ve Irak’taki Asuri ve Süryanilerin saldırılara maruz kalmasının en büyük sebebi AKP ve Erdoğan’dır. Asuri-Süryani halkının yaşadığı bütün coğrafyalar DAİŞ’in saldırısına maruz kaldı. Habur’da bulunan 33 köyümüz DAİŞ saldırısı sonucu boşaltıldı. Ninova ovasındaki, Ninova şehir merkezindeki halkımız dağıtıldı. Bu da Erdoğan ve AKP’nin bir planı idi. Son dönemlerde Türkiye’de yaşayan bütün Hristiyanlar, Ermeniler, Rumlar, yine diğer azınlıklar Êzidîler, Aleviler ciddi tehdit altında. Başta da Asuri-Süryani halkı geliyor. Bu kadar katı ve kuralsız bir faşizme onay vermemiz düşünülemez. “Evet” diyen herkes ve herkesim Devlet Bahçeli ile, Erdoğan, hatta DAİŞ ile aynı fikirde sayılır. Çok net ve katı çizgilerle diyoruz biz “Hayır diyeceğiz”.

Tek adam diktatörlüğüne tekrar “hayır” diyorum. Özellikle AKP ve Erdoğan faşizmine tekrar “hayır” diyorum.

Anadolu ve Mezopotamya’da halkların özgür ve eşit koşullarda yaşayabilmesi için radikal bir demokrasiye ihtiyacımız var, bu da Başkan Apo’nun paradigması ile mümkündür. Halkların eşit haklara sahip olması, özgür bir şekilde kendilerini ifade edebilmeleri için bu faşizm belasından kurtulmamız gerekiyor.

Anadolu ve Mezopotamya halklarına sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Bu fırsatı bize verdiğiniz için teşekkür ediyorum, zafer halkların olacak.

‘ÖTEKİLERİN HEPSİ TEHDİT ALTINDA’

Nor-Zartong Avrupa Temsilcisi Alex Kalk: Başta “Hayır” diyoruz. Niye “hayır” diyoruz, tek adam düzeninin, diktatörlüğün, baskıcı yönetimlerin halklara ne kadar büyük zarar verdiğini, ötekilere ne kadar zarar verebileceğini en iyi bilen halklardan biri Ermenilerdir. Geçmişe, Türkiye ve dünyadaki örneklere baktığımızda hep öteki olanların tek adam düzenlerinde, diktatörlüklerde soykırımlara, katliamlara maruz kaldığını görüyoruz.

Örnek olarak, bizim kendi tarihimizden Abdulhamit’in baskı döneminde kurduğu Hamidiye Alayları, Ermenilere, demokratlara, farklı kesimlere baskı yaşattı. İtaatçıların darbe ile ele geçirdiği süreçte ülke hem büyük dünya savaşına girdi hem de Ermenileri, Süryani, Asurileri, Pontusları bu dönemde soykırıma uğratıldı.

Almanya’da da aynı şimdiki bir başkanlık referandumu sonrasında Hitler’in gücünü pekiştirdiğini, sonrasında Yahudilere ve Romanlara yaptıklarını dünya zaten biliyor. Benzer bir tehlike ile biz de karşı karşıyayız. Tek adam düzeni tehlikesi ile karşı karşıyayız. Belki Ermenilerin sayısı az gibi görülebilir, ama tehdit altında olanlar sadece Ermeniler değil, Aleviler, yani bütün ötekiler.

Erdoğan’ın kafasındaki Türk İslam kimliğe uymayan herkes bu tehlike ile karşı karşıya. Buna daha önceki dönemde iktidarın ortağı olan laik kesimi de dahil edebiliriz. Onlar da Erdoğan’ın temel hedefleri arasında gözüküyor. Erdoğan’ın kafasındaki kalıplara uymayan herkes için bir tehlike getirebilir.

Son birkaç senedir, bu kafadaki başkanlık denilen tek adam sistemini deneyimliyoruz. Özellikle Kürt halkı, Kürt kentleri yıkıldı. Rojava’ya saldırılara kadar, sadece Türkiye’nin içindeki kazanımlar değil, dışındaki kazanımlara karşı da bir saldırı dalgası.

Bugün gördüklerimiz, ileride yaşayacaklarımızın işaretlerini de veriyor. Daha iyi şeyler olacağını düşünmüyoruz. Daha demokratik, insan haklarına yönelik bir düzen geleceğini, Türkiye’deki halkların, Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin daha demokratik şartlarda yaşayacağına inanmıyoruz. Sadece ölüm, göz yaşı ve kan getirecek, bunun için hayır diyor.