ANALİZ

Astana çözüm mü?

'Lazkiye’deki Hmeymim Askeri Üssü’nde Rojava partileriyle daha önce birkaç kez Şam yönetimini buluşturan Rusya, görüşmeleri Astana öncesi Şam’a taşıdı.'

Rusya ile Türkiye, Suriye’de işbirliğini genişletiyor. Rusya, İran ve Türkiye Dışişleri Bakkanları Lavrov, Zarif ve Çavuşoğlu’nun Halep’i boşalttırmak için Moskova’da yaptıkları toplantı sonunda imzalanan Moskova Deklarasyonu’nun (20 Aralık 2016) Astana Zirvesi’ne dönüştürülmesi çalışmaları yapılıyor. Suriye’de yıl sonunda başlayan ateşkes ihlallerle sürerken Astana hazırlığı kapsamında Rusya ve Türkiye arasında Suriye’deki operasyonlar sırasında uçuş güvenliğinin sağlanması ve istenmeyen olayların önüne geçilmesi için Moskova’da “mutabakat muhtırası” imzalandı. (12 Ocak 2017)

Rusya, bir yandan TSK-ÖSO’nun Bab harekatına hava desteği de verirken; ileride Rus kentlerini ve Kafkasları kasıp kavurma potansiyeli taşıyan İhvan-Selefi grupların Suriye ve Türkiye’de kök salmalarına karşılık Rojava güçleriyle de görüşmeler yapıyor. Lazkiye’deki Hmeymim Askeri Üssü’nde Rojava partileriyle daha önce birkaç kez Şam yönetimini buluşturan Rusya, görüşmeleri Astana öncesi Şam’a taşıdı. Bu görüşmelerin mahiyeti otonomi ve federasyon projelerinin boyutlarını anlamak ve Şam yönetiminin yaklaşımlarında ne kadar esneyebileceğini görmek. Rusya Kürtleri de çok uzağa itmek istemiyor çünkü; Suriye krizinin Türkiye ile daha çetrefilleştiğinin, başının çok ağrıyacağının farkında.

İşte Rus uçağı düşürme sonrasına bakın… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’den özür dileyince, Erdoğan ve Putin o kadar hakaretleşmeden, restleşmeden, BMGK’ye ağır dosyalar taşınmasından sonra geldikleri çizgiyi kamuoyuna anlatmak için uçağı Gülen Cemaati’nin pilotlarının düşürdüğü yönünde açıklamalara sarılmışlardı. Dönemin Başbakanı Davutoğlu ise darbe girişimiyle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu’na gönderdiği açıklamada dikkat çekici ifadelere yer verdi: “Grup toplantısında ifade ettiğim talimat, angajman kuralları ile ilgili… Talimatını verdiğim angajman kuralları Rusya dahil hiçbir ülkeyi hedef almamıştır, ancak aynı angajman kuralları hangi ülkeden olursa olsun savaş şartlarındaki bir ülkeden hava sahamızı ihlal eden bütün hava araçlarını kapsamıştır… Sayın Genelkurmay Baş-kanımız daha sonraki görüşmemizde pilotun geçmişini ve ilişkilerini araştırdıklarını ve somut bir irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir.” (Hürriyet/12 Ocak 2016)

Bu Moskova-Ankara arası boncuklaşma ikliminin ne kadar kırılgan olduğunun göstergelerinden biri. Diğeri Karlov suikastindeki polisi dahi ele geçiren dinsel zihniyetin derinliği… Kırılganlığı arttıran diğer faktör İran. Rusya havada olduğu için rahat, sahada ölen İran güçleri. O nedenle, Suriye’de Ankara ile işbirliğini artıran Rusya ile de çekişeceklerdir. Irak’ı yöneten İran’ı tatmin için Başbakan Binali Yıldırım ve birkaç bakanın Bağdat ve Hewler’e gidip (7 -8 Ocak 2017) Başika kampından TSK’yı çekmeye yönelik süreci başlatmasını içeren bildiriyi imzalayıp, Türkiye’ye dönünce de çekilmeyeceklerini söylemeleri yeni güvensizlik halkası oldu. İşte bu ortamda, Rusya, Suriye, Türkiye, İran ve ÖSO grupları Astana’da bir araya gelip çözüm üretmeye soyunacaklar. Hem de kritik bileşenleri davet etmeyerek. Astana öncesi konferansların akıbeti unutulmamalı. Hatırlatalım…

Uygulanamayan 2254 sayılı karar

4 Temmuz 2012 Kahire Konferansı’nda Kürtlerin önergeleri reddedildi, Kürtler terketti. I. Cenevre Konferansı 30 Haziran 2012’de yapıldı. Ocak 2014’te II. Cenevre Konferansı oldu. 30 Ekim ila 14 Kasım 2015 Viyana toplantıları oldu. 8-10 Aralık 2015 Riyad konferansı yapıldı. Viyana görüşmelerinde 6 ay içinde geçiş süreci, 18 ayda şeffaf seçim yapılması kararlaştırıldı.18 Aralık 2015’te New York toplantıları oldu. New York’ta alınan karar aynı gün 2254 sayılı BMGK tasarısı haline getirildi. BMGK tasarısında siyasi geçişe ilişkin somut takvim kondu. Bir ayda masaya oturulacaktı. Ocak 2016’da siyasi geçiş için ateşkes (IŞİD ve El Nusra kapsama dışı) ve resmi müzakere; ateşkese dair 18 Ocak’a kadar BM sekreterliğinin bilgilendirilmesi; 6 ay içinde güvenilir, kapsayıcı ve mezhepsel olmayan bir ortak yönetim kurulması; 18 ay içinde BM gözetimi altında bağımsız, şeffaf, adil, özgür seçimler yapılması maddeleri söz konusuydu. 29 Ocak-3 Şubat 2016’da III. Cenevre Konferansı gerçekleşti. BM Özel Temsilcisi Stefan de Mistura, geçici olarak 25 Şubat’ta kadar görüşmelerin durduğunu söylemişti, ancak olmadı. 14-24 Mart 2016’ta bir tur, 13-18 Nisan’da bir tur daha yapıldı Cenevre-3. Mayıs 2016’da Viyana, Eylül 2016’da New York, Ekim 2016’da Lozan görüşmeleri yapıldı. Yani 2012 ve 2016 arası Cenevre müzakereleri umudu pompalanarak harcandı. Başarısız oldular çünkü, eşitlikçi projeksiyonlar yerine mezhepçi statükoculukla hareket edildi. Bazen İran, bazen PYD dışlandı. “Rojava dinamikleri olursa çözüm mutlaktır” demiyoruz ancak Rojava’sız Astana’dan başarı imkansız. Suriye’de çözüm bütün halkların ve temsilcilerinin masada olmasından geçiyor. Yoksa Astana ne mi olur: Hayal kırıklığı ve fiyasko.

Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi