GÖRÜNTÜLÜ

Ayhan Bilgen: Türkiye büyük bir sendrom yaşıyor

HDP sözcüsü Ayhan Bilgen, AKP’nin hem iç siyasette hem dış siyasette Kürtlerin kazanımlarını hedef alarak tüm politikalarını bunun üzerine kurguladığını söyledi.

HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, gündemde yer alan konuları ANF’ye değerlendirdi. AKP hükümetinin uzun bir süredir kendisini savaş politikasına kodladığını belirten Bilgen, “Savaş politikaları karşısında doğal olarak, HDP de payına düşeni karşılamak ve göğüslemekle sorumludur. Bu bir boyutuyla Erdoğan’ın kişisel hesaplarıyken diğer boyutuyla, yüz yıllık sorunu yine eski yöntemlerle bastırma arayışıdır.” dedi.

‘AKP KÜRT KAZANIMLARINA KARŞI’

Ayhan Bilgen, Türkiye’nin dış politikasının tamamen Kürt halkının kazanımlarını engellemeye yönelik olduğunu, AKP’nin bu nedenden dolayı Musul ve Telafer’de ısrarla bulunmak istediğine işaret etti. Bilgen, Suriye yönetimine karşı Türkiye’nin takındığı tavrı bir biçimde değiştirip, esnettiğini hatırlatarak, ‘’El Bab’taki ısrarı da aslında o değişikliği, güya DAİŞ’le mücadele ediyor. Aslında görünen tabloda yine Kürtlerin kazanımlarını engellemeye yönelik bir girişimdir. Yani bu bölgesel yaklaşım asıl itibariyle Türkiye’nin içindeki Kürtleri; ne kadar zayıflatırsam, ne kadar etkisizleştirirsem, ne kadar baskı yaparsam, ne kadar tutuklarsam, ne kadar kazanmış haklarını elinden alırsam o kadar bu sorunu ertelerim yaklaşımının bir kez daha tezahürüdür.” ifadelerini kullandı. 

‘TÜRKİYE BÜYÜK BİR SENDROM YAŞIYOR’

AKP rejiminin çok sıkıştığını belirten Bilgen, “Rejim tarafından çıkarılan KYK’larla; Roboski’de ailelerin kurduğu derneği kapatacak kadar, yine Roboski katliamında yaşamını yitirenlerin anıtını söktürecek kadar ya da Kürt Enstitüsü gibi siyaseten yorumlanamayacak, kültürel olarak farklı çevrelerinde önemsediği, değer verdiği bir kurumu bile kapatacak kadar, deyim yerindeyse kendi sunduklarını bile geri alan bir duruma düşmüştür’’ dedi. Bilgen, AKP iktidarının; Kürtlerin, Çiller ve Ağar döneminde kazandıklarını bile geri almaya çalışan bir yaklaşım içinde olduğunu söyledi. Bilgen sözlerine şöyle devam etti; ‘’Türkiye büyük bir sendrom yaşıyor. Büyük bir kriz yaşıyor. Bir sistem krizi yaşıyor. Hala eski politikaları, statükoculuğu devam ettireceği beklentisiyle Erdoğan, yeni siyasetle devam ettirmeye çalışıyor.”

‘KÜRTLER BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLMEK İSTENİYOR’

Başbakan Binali Yıldırım’ın Bağdat ve Hewlêr ziyaretini de değerlendiren Ayhan Bilgen, Türk devletinin Kürtlerin bazılarıyla iyi geçinmeye çalışan bir dili, bir tarzı varmış gibi gözükmeye çalıştığını ancak bunun esas itibariyle Kürtleri birbirine düşürmeye dönük bir siyasetin parçası olduğunu söyledi. Bilgen söz konusu ziyareti şöyle değerlendirdi: ‘’Kürtlerin birliğini, ortak kazanımlarını ve ortak gelecek kurma planlarını boşa çıkarmaya, sabote etmeye yönelik bir yaklaşımdır. Düşünebiliyor musunuz, daha kendi ülkesinde Kürtçe tiyatroya dahi tahammül etmiyor, çocuklara kreşte Kürtçe oyun oynatılmasına tahammül etmiyor, televizyonlarına veya çocukların Kürtçe çizgi film izlenmesine tahammül etmiyorsunuz. Ama Irak Kürdistan’ın da güya bağımsız iddiası olan bir hareketle, bir oluşumla iyi ilişki içinde oluyorsunuz. Bunun hiçbir inandırıcılığı ve tutarlılığı yok. Aslında bildiğimiz klasik oyun üzerinden bir yaklaşım sergilemek isteniyor ki, içeriye dönük bakın biz aslında Kürtlerle bir sorunumuz yok algısı oluşturmaya çalışılıyor. Bir taraftan da ortak hareket etmesini engelleyecek bir tezgah çevrilmekte. Türkiye’nin aslında bütün takıntısı, Kürtler bir şey elde etmesin üzerine kurulu. Öyle olunca da her konuda geri adım atabiliyorlar. Dün hakaret ettikleri Irak başbakanı Abadi’yle fotoğraf veriyorlar veya ‘Başika’dan çıkmak Hakkari’yi vermektir’ derken, şimdi oradan Türk askeri çekiliyor.”

‘TÜRK KOKAN BİR ANAYASAYA HAYIR’

Bilgen, AKP ve MHP ittifakıyla meclise getirilen yeni anayasanın, güya Türkiye’nin beka sorununa çözüm olacağı iddiasına dikkat çekerek, “Kendi deyimleriyle, ‘Türk kokan bir anayasa’ konusunda bir ittifak gerçekleşmiştir.’’ dedi. Bilgen, mevzu bahis ittifaka ilişkin örnekleri sıraladıktan sonra tek adam sistemine karşı çözüm önerisine işaret etti: ‘’En basitinden, bir HDP’li Ermeni soykırımını dile getirdiğinde üç parti bir oluyor. Nasıl ki milletvekillerinin yargılanması konusunda üç parti birlik olmuşsa, nasıl Irak’a, Suriye’ye asker gönderme konusunda birlik olunmuşlarsa, nasıl 15 Temmuz’dan önce askerlerin Cizre, Nusaybin, Sur, Şırnak’ta işledikleri suçlardan dolayı yargılanmamasına karşı nasıl ittifak etmişlerse, bugün de kritik noktalarda birlikte hareket etmektedirler. Eğer bu süreç referanduma varırsa toplumun ne diyeceği önemli. Net bir şeklide tek adam sistemine karşı ve daha fazla bedel ödememek için çok güçlü bir şekilde hayır demek lazım.”

‘KÜRTLERE YÖNELİK SALDIRI DEVAM ETTİKÇE HALKLAR RAHAT OLAMAZ’

HDP’nin bundan sonraki yol haritasına ilişkin yapılması gerekenleri sıralayan Bilgen, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bu tablonun karşısında yapmamız gerekenler çok net. Toplum ve siyaset arasındaki makası açmaya yönelik her türlü tezgahı boşa çıkaracak örgütlülük ve mücadele ortaya koymaktır. Tarihte hiçbir kazanım mücadelesiz elde edilmiş değildir. Bütün zorluklara ve acılara rağmen, daha büyük acıları yaşamamak için, hem Türkiye’nin batısında bizimle mücadele etmeyi göze almış, hem de Kürdistan’daki Kürt illerinde etkili bir karşı duruşu örgütlemeliyiz. Şu artık çok net; Türkiye’de diktatörlük kurumsallaştıkça Kürtler rahat edemeyecektir. Tersi de Kürtlere yönelik saldırı devam ettikçe, Türkler ve diğer halklar batıda özgür, rahat olamayacaktır. HDP, sistemle problemi olan tüm kesimleri kapsayan bir siyaset üretmek zorundadır.’’