Gazeteci Özuğurlu: Astana, Kürtler olmadan başarıya ulaşamaz

Türkiye ve Rusya'nın girişimleriyle Astana'da düzenlenen 'Suriye görüşmelerini' ANF’ye değerlendiren Gazeteci Musa Özuğurlu, bu görüşmelerin Kürtler olmadan başarıya ulaşamayacağını vurguladı.

Uzun yıllar Suriye’de yaşayan ve bir dönem TRT’nin Şam temsilciliğini yapan Özuğurlu, Suriye’de Kürtler dışında muhalif bir dinamik olmadığına işaret ederek, Kürtler olmadan Astana görüşmelerinden gerçek bir siyasi çözüm çıkmayacağının altını çizdi.

Astana’da başlayan Suriye görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umutlu olmak için bazı sebepler var ama tabii ki bu görüşmelerin sorunsuz olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü her şeyden önce bu görüşmelere Suriye’deki bütün dinamikler katılmıyor. PYD’nin bu görüşmelere katılmaması büyük bir eksiklik. Bunun da Türkiye’nin birtakım itirazları ve hesaplar sonucunda olduğu ortada. Rusya bir şekilde Suriye’de bir çözüme gitmek istediği için şu anda Türkiye’nin bu isteğini kabul ediyor, ancak Kürtleri dışlama niyeti olduğunu zannetmiyorum. Çünkü bir bütün olarak Suriye’deki tüm dinamiklerin bu görüşmelerde yer almasını istiyor. Bunu sadece Rusya değil Şam da istiyor; çünkü Şam ne kadar Kürtlerle sorun yaşasa da ve şu andaki konjonktürde Kürtler ayrı hareket etseler de, aslında Şam ile Kürtler arasında gelecekte zımni bir “işbirliği” söz konusu olabilir; iki taraf için de kendini diğerine mecbur hissedeceği bir sürece girilebilir. Şu anda Şam rejiminin savaştığı güçlerle Kürtler de savaşıyor, dolayısıyla konjöktürel de olsa gelecekte birbirlerine ihtiyaçları olacak.

Peki Rusya Kürtleri dışlamıyorsa ve Suriye rejimi de Kürtlerin görüşmelerde yer almasını istiyorsa, bu görüşmelerin Kürtler olmadan yapılmasını neden kabul ettiler?

Ben bunun bir taktik olduğunu düşünüyorum. Şam da Rusya da taktik olarak Kürtlere bir süre bekleyin demiş olabilirler. Fakat bu her zaman böyle olacak değil; ilerleyen zamanlarda mutlaka Suriye yönetimi Kürtlerle masaya oturacak ve bu ayrı bir başlık altında ele alınacak.

Kürtlerin Astana görüşmelerinden dışlanması ne sonuçlar doğurur?

Kürtler şu anda Suriye’de savaşan gruplar arasında ideolojik olarak ne yaptığını bilen tek grup. Suriye‘de Kürtlerin yıllardır devam eden bir mücadelesi söz konusu ve bugün gelinen noktada siyasi olarak da askeri olarak da somut bir güce sahipler. Dolayısıyla, Kürtlerin bu görüşmelerden dışlanması büyük bir boşluk, büyük bir eksik yaratacak. Bu nedenle Kürtlerin Suriye şekillenmesi içerisinde mutlaka olmaları gerekiyor. Dolayısıyla Astana görüşmeleri Kürtler olmadan başarıya ulaşamaz.

‘SURİYE’DE KÜRTLER DIŞINDA MUHALİF DİNAMİK YOK!’

Astana’ya katılan grupların profillerine baktığınız zaman bunlara gerçekten muhalif denilebilir mi?

Suriye’de Kürtler dışında muhalif bir dinamik yok. Bunu herkes gibi Rusya, Suriye ve İran da biliyor. Kürtler ve Suriye’de sesi çıkmayan bazı muhalif gruplar dışında kalan ve “muhalefet” olarak adlandırılan örgütler öyle ya da böyle, sulandırılmış veya konsantre El Kaide ideolojisine uygun davranan örgütler. Bir kısmı ise zaten doğrudan doğruya El Kaide türevi: IŞİD, El-Nusra, Ahrarüş-Şam gibi… Bütün dünya bir şekilde mutabık kaldığı için IŞİD ve El-Nusra resmi olarak dışlanmış durumda, ama diğer örgütler açısından Türkiye’nin de bir etkisi olacağı düşünüldüğü ve Türkiye şu anda bu görüşmelerden dışlanmak istenmediği için, Rusya Türkiye’yi küstürmeme adına Türkiye’nin bu gruplar için kullandığı “ılımlı” tanımlamasına göz yumuyor. Bu konuda Rusya/Türkiye arasındaki ikili ve ekonomik ilişkiler de rol oynuyor.

Peki bu gruplarla neyin anlaşması yapılacak?

Astana’da esas olarak bu grupların Suriye siyasi hayatına katılması hedefleniyor. Bu grupların bir takım istekleri var, onlar masaya yatırılacak. Fakat ilerleyen zamanlarda Şam bu görüşmelerin Suriye/Suriye görüşmesi olmasını isteyecek. Yani bu görüşmelerin Şam’da devam etmesini ve El-Kaide ideolojisine sahip olan söz konusu silahlı grupları siyasi muhalefete çevirip, daha sonra onları kendi içerisinde eritmeyi hedefliyor. Ama böyle bir durumda bile siyasi bir geçiş olacağı için Kürtler bunun neresinde olacak? Kürtler tek başlarına, dışlanmış bir şekilde hareket ederlerse, bu görüşmelerden gerçek bir siyasi çözüm çıkmayacak.

‘ŞAM KÜRTLERLE MASAYA OTURACAK !’

Burada Türkiye’nin rolü nedir?

Bu gruplar Türkiye tarafından enstrüman olarak kullanılan gruplar. Eğer bu gruplar Suriye’nin istediği yola girerse, bu sefer Türkiye Suriye’deki dinamiklerini kaybetmiş olacak. Ama diğer yandan baktığımız zaman Türkiye şu anda Kürtlerle savaş halinde ve onların hiçbir şekilde Suriye siyasetinde yer almalarını istemiyor; Suriye yönetiminin PYD’yi doğrudan “terör örgütü” olarak tanımlamasını istiyor. Ama Suriye yönetimi bugüne kadar bundan hep kaçındı. Mesela ben Suriye medyasını çok iyi takip ediyorum ve doğrudan devlet kontrolünde olan Suriye medyasında YPG’den daima Halk Savunma Güçleri olarak bahsediliyor. Bu da ilerleyen zamanlarda, Astana’da istenilen siyasi çözüme doğru gidildiği takdirde, Şam’ın Kürtlerle masaya oturacağını gösteriyor. Bu gelişim sonrası Türkiye dışlanmış ve kendi etkisi altındaki birtakım örgütler siyasi hayata sokulursa görüşmeler nihai amacına ulaşmış olacak. Dolayısıyla Astana’yı bu süreç içinde bir ilk adım olarak görmek lazım.

‘TAMPON BÖLGEYİ OLUŞTURAN KÜRTLER OLDU’

Türkiye’nin Suriye’deki varlığının tek amacı Kürtler diyebilir miyiz?

PYD, Suriye’de bir dinamik olarak Kürtlerin ayrı bir kimlik halinde öne çıkacağını gösterdi. Suriye’deki Kürtler ve Türkiye’deki Kürtler arasında sadece bir sınır var ve bu durum Türkiye tarafına da sirayet edebilir düşüncesi ile Türkiye’nin ilk hedefi Suriye’deki Kürtleri engellemeye çalışmak oluyor. Çünkü Rojava’da ilan edilecek herhangi bir özerklik, Türkiye Kürtleri için de birtakım haklar doğuracak ve bu durum Türkiye’nin güvenlik tanımlamaları açısından kabul edilemez olarak görülüyor. İkincisi, Türkiye bu savaş içerisinde birtakım örgütlere destek sağlayarak orada bir tampon bölge oluşturmak istiyordu. Aslında Türkiye bu tampon bölgenin bu örgütler için bir üs olmasını ve o üsten bu örgütlerin Şam’a doğru yürümesini hedefliyordu. Fakat şimdi bunun tam tersi oldu; Kürtler o bölgenin büyük bir bölümünü ele geçirdiler ve ne oldu? Suriye topraklarıyla Türkiye arasında Kürtler bir tampon bölge oluşturdu. Bu durumda da Kürtler Türkiye ile her zaman pazarlık yapabileceği bir konuma geldi. Eğer Türkiye Suriye’nin eskisi gibi Suriye rejiminin kontrolüne gireceğini bilse, tamamen Suriye yönetimiyle hareket eder. Zaten bu pazarlıkta Türkiye’nin istediği de bu.

‘ROJAVA BU SAATTEN SONRA YOK SAYILAMAZ’

Türkiye Şam’dan Rojava bölgesinin yok sayılmasını mı istiyor?

Türkiye bunu istese bile Rojava bölgesi bu saatten sonra yok sayılamaz. Suriye mutlaka Kürtlerle masaya oturacak ve siyasal olarak nasıl tanımlanırsa tanımlansın, Kürtlerin şu ana kadar kazandığı hakları geri almaya çalışmayacak; bu hakları teslim edecek. Dolayısıyla bu sürecin sonucunda Kürtler istediklerini almış olarak çıkacaklar. Suriye gerçekten Kürtleri kaybetmek istemiyor. Evet, bugüne kadar sorunlu bir ilişkileri vardı ama bu süreç Suriye yönetimine bir şekilde Kürtleri dikkate almak ve kaybetmemek gerektiğini gösterdi. Dolayısıyla Türkiye’nin Kürtleri derdest etme teklifini Suriye kabul etmeyecektir.

‘HÜKÜMET ESAD KONUSUNDA ZORUNLU BİR DÖNÜŞ YAPTI’

Son olarak biliyorsunuz son yıllarda AKP hükümeti ve Erdoğan Esad rejimine bayağı yüklendi; bu açıdan baktığımızda Astana’daki görüşmeler bir geri adım olarak okunabilir mi?

Evet, geri adım olarak değerlendirilebilir. Geçmiş günlerde Mehmet Şimşek’in Davos’ta, “Esad ile devam etmek zorundayız” demesi kendi düşüncesi değil. Eğer bu konu hükümet çevrelerinde konuşulmasa, Mehmet Şimşek böyle bir şey söyleyemez. Zaten uzun zamandır birtakım sinyaller vardı, evet Erdoğan çıkıp, “Esad katildir” diyebiliyor, ben bunları sadece popülist söylemler olarak görüyorum. Ama pratikte Türkiye istemese de artık Esad ile devam etmesi gerektiğini kabul etti. Ben bunu zorunlu bir dönüş olarak değerlendiriyorum. Zaten şu anda El-Bab’da Türkiye sürekli kan kaybediyor ve oradan çıkması gerekiyor.