İHD: İnsan hakları ortamının en kötü dönemi

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, basın mensupları ile Cezayir Toplantı Salonu’nda kahvaltıda buluştu. Toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Yoleri ile Yönetim Kurulu (YK) üyeleri Mukaddes Şamiloğlu, Osman İşçi, Selahattin Okçuoğlu ve Hatice Kalpaklı’nın da katıldı.

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin bulunduğu ortamı “otokrasi” olduğunu belirterek, Türkiye’nin fiili başkanlık altında yönetildiğini söyledi. Türkiye’nin  Anayasa dışı bir yönetim modeli ile yönetildiğine dikkat çeken Türkdoğan, “Bu aslında demokrasinin rafa kaldırıldığını gösteriyor. İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız” diye kaydetti. 

İHD’nin kurulduğu günden bu yana demokratik bir Anayasa istediğinin söyleyen Türkdoğan, “Türkiye’deki Anayasa, ifade özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitlini getirmedikçe, Kürt meselesini çözmedikçe, gerçek anlamda din ve inanç özgürlüğünü getirmedikçe bu tip önermeleri desteklememiz mümkün değil. Ama şu an getirilen Anayasa değişikliği bu sorunları çözmediği gibi bu sorunları daha da kronik hala getirecek ve yönetimi tamamen otokratikleştirecek. Bunu desteklemediğimizi bir kez daha ifade edebiliriz. Akıl tutulmasının dışında tamamen akıldışı bir Anayasa değişikliğinden bahsediyoruz. Bir ittihatçı ekibin siyasal anlayışını hepimize dayattığı anlamına gelmektedir” dedi. 

Türkdoğan şu hususulara da dikkat çekti: “Diyalog başladı fakat bir türlü müzakereye geçilemedi. Bir yandan devam eden savaş bir andan da yönetenlerin kendilerini garanti altına alacak değişikliklerle karşı karşıyayız. Türkiye’nin önünde duran en önemli sorun Kürt sorunudur. Siyasi iktidar barışın konuşulmasını istemiyor. Böyle bir anlayış olamaz. Dolayısıyla bizler böylesi bir ortamda barışı anlatmak zorundayız. Bu anlamda da çabalarımızı sürdüreceğiz.

PKK’nin elinde alıkoyduğu 12 asker ve polis olduğunu biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı 31 olduğunu açıkladı. Alıkonulan bu insanların alıkonulma tarihi giderek uzuyor. Bu konuda siyasal iktidardan bir açıklama yok. Bir ülke düşünün kendi görevlileri ile ilgili nasıl bu kadar duyarsız olabilir. Biz bu insanların serbest bırakılmasını sağlamak ve yeniden barış konusunda bir inisiyatif aldık.”

“Geldiğimiz aşamada OHAL yönetimi altındayız. Oldukça hukuk dışı. KHK ile bizim ceza ve disiplin mevzuatımızda olmayan tanımlamalar getirildi. Siyasal iktidar hangi çevreyi nasıl nitelendirmek istiyorsa nitelendirebilir” diye konuşan Öztürk Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK'lere karşı çıkması gerektiğini vurguladı. Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği bu müsamahanın hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu da sözlerine ekledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklamalara da değinen Türkdoğan, “5 bine yakın siyasetçinin tutuklandığı bir ortamdayız. Türkiye'de eğer iktidardaki partiden yanaysanız halk iradesi var ama muhaliften yanaysanız halk iradesi yok. Yani, Kürdün iradesi geçersiz ama AK Parti’ye oy verenlerin iradesi geçerli” diye belirtti. Türkdoğan, Kürt siyasetçilerin üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini kaydetti. 

Referandum sürecine ilişkin de konuşan Türkdoğan, şimdiden çok ciddi "güvenlik" tedbirleri altında polis ve asker yığınağın çevrildiği bir ortamda referandumun yapılacağının ön görüldüğünü aktardı. Bu aşrı tedbirlerin tahrik edici olabileceği uyarısında bulunan Türkdoğan, referandum günü dernek olarak şube ve temsilciliklerinin olduğu yerlerde seçim gözlemciliği gerçekleştireceklerini ve uluslararası heyetleri davet edeceklerini dile getirdi. 

Seçim sürecinin gözlenmesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan, “ Bizim istediğimiz sandık güvenliğinin olduğu bir ortamda referandumun gerçekleşmesi ve STK’ların önündeki seçim gözlemcilik engelinin kaldırılmasıdır” dedi. 

'EN TEMEL PROBLEM MİLİTARİZM'

Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığına dikkat çeken İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de, “Özellikle, kadın mahpusların koğuşlarına kamera yerleştiriliyor, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar” diye konuştu. Türkiye’nin en temel probleminin militarizm olduğunu kaydeden Keskin, “Militarizm, askerin iktidarda olması anlamına gelmiyor. Yaşamın her alanında da örgütlenmiş anlamına geliyor. Şu ana kadar militarizmin bu kadar toplumda yaygın olduğu bir dönem göremedim” dedi. 

“Referandumda 'Evet' ya da 'Hayır' çıkarsa ne olacak?” sorusunu cevaplayan Türkdoğan, “Türkiye yeni bir döneme girecek. Kürt sorununun çözme konusunda barış masası mutlaka kurulacak. Çünkü bu artık kendini dayatmış ve uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. Biz de üzerimize düşen ‘Evet’ ve ‘Hayır’da çıksa Türkiye’nin yeni Anayasası barış masasında yazılacaktır. Bu Anayasa iktidarın bir hamlesidir. Türkiye halkının demokrasiye olan bağlılığına inanıyorum” diye belirtti.