Kayıp yakınları: Xerabê Bava’da '90'lar yaşanıyor

İzmir ve Amed'de kayıp yakınları ile insan hakları savunucularının adalet eylemleri devam etti. Eylemlerde, '90'lardaki uygulamaların sürdüğüne işaret edilerek, Xerabê Bava köyünde yaşananlara dikkat çekildi.

İnsan Hakları İzmir (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kayıplara dikkat çekmek amacı ile her hafta Konak eski Sümerbank önünde düzenlediği “Kayıplar belli failler nerde” eyleminde, 1994 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alınıp öldürülen 8 çocuk babası Hamit Bal ve yeğeni Bayram Bal'ın akıbetlerini sordu. 

Eyleme İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamayı yapan İHD Şube Başkanı Ali Aydın, '90'lı yıllarda 3 bin köyün boşaltılıp ve yakılıp, yıkıldığını hatırlatarak, bir o kadar kişinin de öldürüldüğünü ve tutuklandığını dile getirdi. 

Xerabê Bava köyünde '90'lı yıllara benzeyen uygulama ve işkencelerin sürdüğüne işaret edilen eylemde, "Köyden çıkan insanların anlatımlarına göre, evlerinin yakıldığı, gözaltına alınanların köy meydanında işkence edildiği gibi uygulamaların yaşandığı ifade edildi. Yetkilileri insan haklarına saygılı olmaya davet ediyoruz. Ne gözaltında kayıp ne zorla kaybetme istiyoruz” denildi.

Eylemde, 1994 yılında Xerabê Bava köyünde gözaltına alınıp katledilen 8 çocuk babası Hamit Bal ve yeğeni Bayram Bal'ın akıbeti soruldu. Köye yapılan baskınlar sırasında Hamit Bal’ın “Örgüte yardım” ettiği gerekçe gösterilerek 7 kez gözaltına alındığı ve çok ağır işkencelerden geçirildiğini belirtildi.

Mardin’in Nusaybin ilçesi Xerabê Bava köyüne 1994 yılının Mart ayında asker ve korucular tarafından baskın yapıldığını vurgulayan Aydın, “Bayram Bal ve amcası Hamit Bal yine gözaltına alınabileceklerini düşünerek evlerinin yakınındaki bir yere gizlendiler. Korucular onları gizlendikleri yerde bularak gözaltına aldı. Hamit Bal ve Bayram Bal askeri araçlara bindirilerek götürüldü. Yakınları Hamit Bal ve Bayram Bal’ın akıbetini öğrenebilmek için yetkililere başvurdu. Karakoldan kendilerine ‘biz bıraktık, onlar gidip örgüte katılmışlardır’ denildi” diye kaydetti.

Hamit ve Bayram Bal’ın kaybedilmesinin üzerinden iki ay yedi gün geçtikten sonra ikisinin de cansız bedeninin kendi yaşadıkları köye yakın Sitîlî köyü yakınlarındaki bir şantiyede köylüler tarafından bulunduğunu ifade eden Aydın, şöyle devam etti: “Hamit ve Bayram Bal başlarına sıkılan ikişer kurşunla öldürülmüştü. Ayrıca bedenlerinde işkence izleri bulunuyordu. İki gün önce yansıyan bir habere göre, Hamit Bal'ın kızı Gule Zengin'in de bu son operasyonlarda işkence gördüğü ve halen ondan haber alınamadığı iddia edilmektedir.” 

İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan da bıkmadan usanmadan 1995 tarihinden bu yana kayıpların nerede olduğu ve faillerin bulunması ve yargılanması için eylem yaptıklarını hatırlattı. Yine aynı ve benzer iddialar ile karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Türkdoğan, “Kim adaletin olmadığı bir ülkede yaşamak ister. Bu ülkeyi yöneteler bize adaletten bahsettiler ama adaleti vermediler. Demek ki her vaatleri olmuyor. Bu savaş canlarımızı almaya devam ediyor ve biran önce bu savaşa son verilmeli. Bu topraklarda yaşayan herkesin barışa ihtiyacı var. Bu meydanlarda her hafta çok şey söylüyoruz. İstanbul, Diyarbakır, Batman İzmir, Şırnak, Urfa, Ankara, Van ve her yerden haykırıyoruz. Barışa ekmek ve su kadar ihtiyacımız var” dedi. 

AMED

Amed'de İHD ve kayıp yakınları tarafından yapılan “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemi 419’uncu haftada devam etti. İHD Şube binasında yapılan eyleme, kayıp yakınları katıldı.

İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Orhan, '90’larda birçok kişinin öldürüldüğünü hatırlattı. '90’lı yıllarda yapılan uygulamaların hala da sürdüğünü anlatan Orhan, devlet zihniyetinin o günden bu yana hiç değişmediğini söyledi.

Xerabê Bava köyünde yapılan uygulamalara dikkat çeken Orhan, şiddettin meşrulaştırılmak istendiğine işaret etti.

İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın da 22 Şubat 1994’te Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alınıp, cansız bedeni yol kenarına bırakılan Mehmet Zeki Yılmaz’ın hikayesini okudu. 

Yalçın, şunları aktardı: “Yılmaz 1 Temmuz 1963’te Van’ın Başkale İlçesine bağlı Belencik köyünde doğdu. 14 yaşındayken ailesi ile birlikte Hakkari’ni Yüksekova ilçesine yerleşti. Orada evlenen Yılmaz, hayvan tüccarlığı yaparak evin geçimini sağlıyordu. Yılmaz’ın evi kaybedilmeden önce de defalarca basılarak, güvenlik güçleri tarafından tehdit edildi. Daha sonrada silahlı ve kar maskeli üç kişi Yılmaz’ı zorla arabaya bindirerek, kaçırdı. Yılmaz’ın kaçırıldığını öğrenen aile önce karakoldan daha sonra Yüksekova savcılığından bilgi almaya çalıştı ancak hiçbir şekilde yanıt alamadı. Daha sonra ailenin yanında gelen bir şahıs Yılmaz’ın taburda olduğunu söyledikten sonra, cenazesi 26 Şubat 1994’te Dilektaşı köyüne yakın olan bir dere kenarında cenazesi bulundu. Yılmaz’ın ağzı bantlanmış, dişleri sökülmüş kafatası parçalanmış ve işkence edilerek bedenine onlarca mermi sıkılmış halde bulundu.”