Türk ordusu ve çetelerinin işgalini anlattı

Şava köyünün köklü ailelerinden olan Beşelo, 10 çocuk babası. Rai’ye bağlı Şava köyünden olan Beşelo, Türk ordusu ve çetelerinin kendi köyleri ile çevrelerindeki köyleri işgal ettiğinde nelerle karşılaştıklarını anlattı.

Şava köyünden Mıhemmed Emin Beşelo, Türk ordusu ve ona bağlı çetelerinin Cerablus, Rai ilçe ve kasabası ile Şehba köylerine yönelik saldırıları ile talanlarını anlattı. Beşelo, "Sözde DAİŞ’ten aldıkları 300 hanelik köyümüzde taş taş üstünde bırakmadılar, yataklarımıza kadar el koyarak talan ettiler" diyor.

Türk ordusu ve kendisine bağlı çeteler, 24 Ağustos’ta Cerablus'tan başlayıp Rai ve daha sonra Şehba köylerine kadar işgal etmek istedi. İşgal etmek amacıyla girdiği köylerde köylüleri evlerinden ve topraklarından göçertirken tüm mallarına el koydular. Rai, Ezaz ve Halep arasında kalan Şehba mıntıkasındaki Şava köyünden Mıhemmed Emin Beşelo, Türk ordusu ve çetelerinin DAİŞ ile danışıklı bir şekilde köylerini yıkıp insanların toprak ve evlerinden göç etmeleri planı uyguladığını söyledi. 

'BİLİNÇLİ OLARAK KÜRT KÖYLERİ HEDEFLENDİ'

Şava köyünün köklü ailelerinden olan Beşelo, 10 çocuk babası. Rai’ye bağlı Şava köyünden olan Beşelo, Türk ordusu ve çetelerinin kendi köyleri ile çevrelerindeki köyleri işgal ettiğinde nelerle karşılaştıklarını şöyle anlattı: 

"Bizim köy tahminen 250-300 haneli bir köy. Türk devleti bilinçli olarak Til Elo-Polatlı’dan giriş yaptı. Bunlar Kürt köyleridir. Türk devleti ne kadar Kürt köyü var ise hepsini hedefledi. Şaho, Hedebet, Çobanbey, Şeyh Cerrah, Til Battal, Şeb Eran, Qabasin, Kubbe Şex ve Ehras dahil olmak üzere Şehba baraj bölgesinde yer alan Kürt köylerini hedefledi. DAİŞ çetelerinin de, Türk devleti ve 'Fırat Kalkanı' çetelerinin de hedefi bunlar oldu.

Bizleri katliam ve işkencelerden geçirdi. Evlerimiz ve tüm varlığımız bunlar tarafından talan edildi. Özellikle de Kürtlerin ev, araba ve tüm mal varlıkları talan edildi. Elbise ve yataklar dahi talan edildi. Bunu yapanlar Fırat Kalkanı çeteleridir. Köylerden çıkarken tüm köyleri mayınladılar. Bu nedenle birçok insanımız hayatını kaybetti, sakat kaldı.” 

'80 BİN DOLAYINDA İNSAN EVİNDEN OLDU'

Beşelo, Türk ordusu ve bağlı çetelerinin bölgeyi işgali ile yüzün üzerinde köyün boşaltıldığını söyledi. Boşaltılan köylerin büyük bir çoğunluğunun Kürt köyü olduğunu söyleyen Beşelo, şunları ifade etti:

"Türk ordusu bölgeye girerken yüzün üzerinde köyümüzü işgal ve talan etti. Bu köylerden isimlerini hatırladığım şunlardır; Boğaz, Birşeye, Tel Berçe, Kendirli, Qubbesin, Qubbeşeyh, Başköy, Ereb Weran, Numan, Qahır kelbin, Şeyh Cerrah, Tel Circe, Şıveran, Terhin, Biliha, Bırc, Çobanbey, Hedabet, Tel Şehir, Karagöz, Kara Mezra, Dudyan, Gidriş, Keferğan, Havar Kilis, Sed Şehba, Ehraz, Tuweys, İksar, Tel Batal, Duver, Ğuz. Bu köylerden kendilerine bağlı olan bir iki aileyi bıraktı. Onları da köyde değil, Türkiye’ye yanlarına götürdü. Geri kalan halkın tamamını topraklarından sürdü. 80 bin civarında insan bu köylerdeki ev ve topraklarını terk etmek zorunda kaldı.”

'EFRÎN, MİNBİC, KOBANÊ VE GİRE SPİ'YE SIĞINDIK'

Beşelo, köylülerin köylerinden gözyaşı dökerek çıktıklarını belirterek, ardından DAİŞ çeteleri ile işgalci Türk ordusu ve çetelerinden özgürleştirilen alanlara gittiklerini söyledi. Beşelo bu işgalden dolayı 50 bin civarında insanın Efrîn'e sığındığını dile getirerek, geri kalanların ise Minbic, Kobanê, Qamışlo’ya kadar gidip sığındıklarını söyledi. Suriye’nin herhangi bir yerinden bin kişi göç ettiğinde kıyameti koparan uluslararası insani örgütler ve BM Göçmenler Komiserliğini de eleştiren Beşelo, "100’ün üzerinde köyümüz yakılıp yıkıldı. Talan edildi. Evlerimize, mallarımıza el konuldu. Köylerimizden ve evlerimizden kovulduk. Kimimiz Efrîn, kimimiz Minbic, kimimiz Kobanê, Gire Spi’ye gittik. Her şeyimiz elimizden alındı. Ama insani örgütler ve insan hakları örgütleri şu ana kadar bu konuya ilişkin tek bir şey ne yaptılar ne de söylediler. Bazen acaba Kürt olduğumuz için mi böyle oluyor diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

'BİRÇOK KÖY VE BİNLERCE İNSAN BOMBARDIMAN ALTINDA'

Şehba’nın Bab tarafına düşen köylerin halen Türk ordusu ve çetelerinin saldırı ve bombardımanı altında olduğunun altını çizen Beşelo, şöyle devam etti: “Türk ordusu ve bağlı çeteleri bölgedeki saldırılarını devam ettiriyor. Son dönemlerde özellikle de Bab tarafındaki köylerimizi bombalıyor. Her gün onlarca sivil katlediliyor. Köyler yerle bir oluyor. DAİŞ sivilleri kalkan yapıyor, Türk ordusu da gözünü kırpmadan sivilleri ve köyleri bombalıyor. Hâlâ binlerce insanımız bu saldırılar altında ancak bir şey yapan yok. Uluslararası ve bölgesel tüm güçler Türk devleti ve çetelerinin bu saldırılarını adeta izliyor. Bunun bir izahı ve açıklaması olmalıdır. Halkımız ve köylerimizin hakkını aramak için çabalıyoruz ancak birçoğu bize kulaklarını tıkamış durumda.”

'HEDEF, BÖLGEYİ KÜRTSÜZLEŞTİRMEK'

Türk devleti ve çetelerinin bu saldırılardaki amacının bölgeyi Kürtsüzleştirmek olduğunu kaydeden Beşelo, “Hedefleri Kürtleri bölgeden çıkarmaktır. Kürtler ile birlikte politikalarını kabul etmeyen Arapları da hedefliyorlar. Bölgeden ve köylerinden çıkardığı Kürtlerin yerine Tel Afer, Türkmen Dağı ve Türkistan’dan getirdiği aileleri yerleştiriyor. Girdiği ilçe, köy ve kasabada Türkçe okullar açıyor. Çocuklara zorla kendi dillerini öğretiyorlar. Ama hiç kimse ve hiçbir güç de neden böyle yapıyorsun, demiyor" diye ifade etti.

'4 AY DAĞDA KALDIKTAN SONRA...'

Beşelo daha önce DAİŞ tarafından beş kez, Nusra tarafından iki kez yakalanmasına rağmen köyünü bırakmadığını söyledi. Türk ordusu ve çeteleri köylerini işgal ettikten sonra can güvenlikleri kalmadığı ve bu kez onların kendisini yakalamak isterken çoluk çocuğunu alarak köylerinin arkasındaki dağlık alana sığındığını anlattı. Beşelo, dört ay boyunca o dağlık alanda susuz, ekmeksiz bir şekilde çocuklarıyla kaldıktan sonra kışı orada geçiremeyeceğini anladığı için Minbic'e gelmeye çalıştığını söyledi.  

'GERİ DÖNME UMUDUYLA BEKLİYORUZ'

Minbic'e gelmek için Bab ve Minbic Askeri Meclisi'nden yardım istediğini belirten Beşelo, şunları da kaydetti: "DAİŞ ve Türk devleti ile bağlı çeteleri arasında danışıklı bir dövüş nedeniyle köyümüzde can güvenliğimiz kalmadığı için dağlara çıktık. 3-4 ay Şaho dağlarında kaldık. Kış ve soğuk hava koşullarından dolayı dağlarda kalamazdık. Minbic Askeri Meclisi yetkilileri de özgür alanlara gelme çağrısında bulunuyordu. DAİŞ, Türk devleti ve Fırat Kalkanı çetelerinden kurtulmanın tek çaresi de yönümüzü özgür alanlara vermekti. Biz de çareyi Minbic’e gelmekte bulduk. Minbic'e geldik ama hâlâ gözümüz, kulağımız köylerimizde. Bir gün geri dönme umuduyla bekliyoruz.”