Tutuklu Kürt siyasetçilerden ‘hayır’ için seferberlik çağrısı

Silivri Hapishanesi’nde bulunan Kürt siyasetçiler ‘’hayır’’ için seferberlik çağrısında bulundu.

Türkiye’de hapishaneler en çok da Kürt siyasetine mekan oldu. Ne yazık ki bu durum hiç değişmedi. Şu anda Kürt siyasetinden eş başkanlar, milletvekilleri, büyükşehir belediye başkanları ve binlerce siyasetçi hapishanelerde tutuluyor. Hapishanelerde avukat görüşleri sadece haftanın bir günü ve bir saatle sınırlandırılmış durumda. Kürt siyasetçiler bu bir saatlik süreyi bu defa ANF’nin soruları için kullandı. Silivri 9.No'lu hapishanede kalan Kürt siyasetçiler; Meral Danış Beştaş, Ayhan Bilgen ve Nihat Akdoğan, Avukat Feyzi Çelik aracılığıyla ANF'nin gönderdiği soruları cevapladı. Tutuklu siyasetçiler hapishaneden dışarıya referandum için ‘’hayır’’ seferberliği çağrısında bulundu.

MERAL BEŞTAŞ: ‘HAYIR’ DEMEK BİR YURTTAŞLIK GÖREVİDİR!

"Bu bir parti işi değil" diye konuşmasına başlayan Meral Danış Beştaş, içeriden dışarıya şunları aktardı: "Gelecek yüzyılla ilgili, çıkan sonuç gelecek yüzyılı belirleyecek. Kürt karşıtlığı ve tekçilik yeniden tahkim ediliyor. Verilmiş sözler, tanınmış haklar geri alınıyor. Kürtçe de bundan nasibini alıyor. Ancak Kürt halkı, eski Kürt halkı değildir. Buna karşı koyacaktır. Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı, Rojava ile doğrudan bağlantılı. Sistem, itaat eden Kürt’ü istiyor. Yani Kürtlüğünü reddeden Kürt’ü istiyor. O yüzden referandumda ‘’hayır’’ çıkmalı, tüm Kürtler ‘’hayır’’ demeli. ‘’Hayır’’ demek bir yurttaşlık görevidir. ‘’Hayır’’ları çoğaltmak gerekir. . Üç twitten dolayı bizi içeri attılar. Alınmamız gerektiğine karar verilmiş. Nerede olursak olalım, sözümüzü söyleyeceğiz. Bunu hiç kimse kısamaz. Bizi hapishaneye atanlar, bunun izahını kendilerine bile yapamazlar. Tecritteyim. Görüş yerine getirilene kadar tek bir tutuklu ile karşılaşmıyorum. Halkın gücüne inanıyorum. 

NİHAT AKDOĞAN: ‘HAYIR’IMIZ CHP’NİN ‘HAYIR’INDAN FARKLIDIR!

Basın, yargı, eğitim ve memurların toplumsal kutuplaşmanın araçları haline geldiğini kaydeden Nihat Akdoğan, referanduma ilişkin, "Adalet demek, bina demek değil. Her şey siyasallaşmış. Siyasallaşan her şey çürür. ‘’Hayır’’ olmalı! AKP ve MHP bu toplumun kabusu gibi. Kürdistan’da başarılı olmayan bir AKP’nin ömrü uzun olmayacaktır. Kürtler politik bir dinamiktir. Onları götürecektir. ‘’Evet’’ demek savaşa evet demektir. Bütün belediye başkanları ve milletvekilleri tutuklu. ‘’Hayır’’ımız CHP’nin ‘’hayır’’ından farklıdır. ‘’Evet’’ çıkarsa kaos demektir’’ şeklinde konuştu..

Hapishanelerde tecridin ağır bir işkence yöntemi olarak kullanıldığına dikkat çeken Akdoğan, ‘’İşkencede yaralandığınız zaman, cezaevine götürüldüğünüzde orada sizden başka yoldaşlarınız varsa, onların varlığı, size ilaç olur" dedi.

‘’Mesajında Yüksekova’yı kurtaramadık. Şehirleri, bir buçuk yaşındaki Mehmet Uytunları ve 189 kişiyi; diri diri yakıp öldürenlere Hakkari yüzde 87 ret oyu verdi. Bu bir onurdur. Herkesin bu onuru göstermesi gerekir’’ ifadelerini kullanan Nihat Akdoğan şunları söyledi:

‘’Genel bir red oyuyla boyun eğmediğimizi göstermiş olacağız. Bunun Aması olmaz. Keklik soylu diyoruz, avcıyı unutuyoruz. Erdoğan üzerinden siyaset yapmayalım. Net olmamız lazım. Bütün şehirlerin yerle bir edilmesi emrini veren Davutoğlu da başlangıçta melek gibiydi. En büyük avcı o oldu. Ev ev gireceğiz yok edeceğiz dedi.

Referandum, Tayyip’in şahsı ile ilgili değildir. Onunla özdeşleştirilemez. Bu siyasetin uzantısıdır. Bana bile bu yetkilerin verilmesini kabul etmiyorum. Hediye Şen’i katlettiniz. Bunu mecliste söyledim. Hendek diye cevap verdiler. O hendek varsa siz giresiniz dedim. Bizleri içeri atan CHP’li Kılıçdaroğlu, ‘’Hayır’’ diyen ÖDP, Saadet vs. diyor, HDP demiyor. Bize yapılanları unutursak, tarih bize hatırlatır. Bunları unutmamalıyız. Sözlü hukukumuz var. Değerleri yaşatmak için bunu korumamız lazım. Bu zalimlere tek bir ‘’evet’’ oyu çıkmamalıdır. Her ‘’evet’’, zalimin zulmüne evet demektir."

AYHAN BİLGEN: İSTANBUL’UN VERECEĞİ ‘HAYIR’ OYU ÇOK ÖNEMLİ

HDP Grup Sözcüsü Ayhan Bilgen ise şunları söyledi: “HDP’yi referandum öncesi işlemez duruma getirmek istiyorlar. Açılan dosyalara yeni dosyalar ekliyorlar. Böylece, toplumun üzerinde baskı yoluyla yılgınlık oluşturup, beklenti içinde tutmak istiyorlar. Bu şekilde, anayasa değişikliğini geçirmek istiyorlar. Biz buna ‘hayır’ diyoruz. İstanbul’un vereceği ‘hayır’ çok önemli.

AKP kendi ideolojisine MHP’yi yedekleyerek milliyetçiliğe dayalı ideolojiyi resmi ideoloji haline getirdi. Bu, İslam adına muhalefetin kalmadığı anlamına geliyor. Kürt sorunu bu şekilde çözülmez. 7 Haziran 1015’te, Kürtlerle koalisyon ihtimali görüldü. Türkiye toplumu buna hazırdı. Ancak derin devlet, Erdoğan üzerinden MHP/Bahçeli ile örtülü koalisyonu devreye sokarak bunun önüne geçti. Bu nedenle, referandumda çıkacak ‘hayır’, Erdoğan/Bahçeli koalisyonuna ‘hayır’ anlamına gelecektir."