GÖRÜNTÜLÜ

‘Direnmeye devam edeceğiz’

Kürdistan’daki savaşta hem evlat hem torun acısı yaşayan anneler, “Biz her kuşağın acısını çektik,ölüm istemiyoruz, ama bizi yok etmek isterlerse direnmeye devam ederiz” diyor.

Kürdistan’da 30 yılı aşkın süredir devam eden savaşta Kürt halkı, büyük bedeller ödedi, acılar çekti. Neredeyse her eve her ananın yüreğine özgürlük yolunda direnen Kürt gençlerinin acısı düştü. Ancak bazı analar için acı bir kuşaktan diğerine taşınarak yüreklerini kor gibi yakmaya devam etti. Onlar Kürdistan’daki savaşta 90’larda evlatlarını 2000’ler de ise torunlarının acısını yaşadı. Mardin’de yaşayan Latife Akyüz ve Adile Şaşmaz, bu savaşta oğullarını ve torunlarını kaybedenlerden.

‘OĞLUMUN CENAZESİNİ BEN BULUP GETİRDİM’

Önce Latife ana anlatıyor. Oğlunu kaybettiğinde torununun henüz doğmadığını belirtiyor. Oğlu Kazım Akyüz (Botan) 90 yılında gerilla safların katılıyor.

Latife ana, “Oğlum dağlarda 1 buçuk yıl kadar kaldı, sonra Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı kırsal bölgede çıkan bir çatışmada şehit düştü” diye aktarıyor.

Oğlunun cenazesi yaşamını yitirdiği bölgede bir yere gizlenmiş. Gidip o bölgeden oğlunun cenazesini aldığını söyleyen Latife ana, şöyle devam ediyor: “Çok zordu, öğrendiğimde büyük acılar çektim, bu yetmedi bu kez cenaze yok ortada. Gidip kendim buldum.”

Cenazeyi Nusaybin’e getiren Latife ana, oğluna en azından bir mezar yapabilmenin bir nebze de olsa acısını daha katlanılır kıldığını anlatıyor.

Latife ana, oğlu Botan’ın hep iyi ve güzel bir insan olduğunu ifade ederek, arkadaşlarına ve çevresine karşı büyük bir sorumluluk duyduğunu dile getiriyor.

‘BARIŞ MÜCADELESİ VERİRKEN BU DEFA TORUNUNU KAYBEDİYOR’

Latife ana, oğlunu kaybettikten sonra yıllarca Kürt kadınlarının acılarını barış ve kardeşlik mücadelesine dönüştürdüğü Barış Anneleri İnisiyatifinde yerini alıyor. Ancak Latife ana barış için çabalarken, AKP ve saray rejiminin 90’lı yıllarda oğlunu kendisinden alan kirli savaşı yeniden sahneye koyması nedeniyle bu defa da torununu kaybediyor.

’90’LARDA OĞLUMU ALAN SAVAŞ, 2000’LERDE TORUNUMU ALDI’

Latife Ana’nın torunu henüz 18 yaşında Lise öğrencisi olan torunu Mehmet Şirin Ağırman, Nusaybin’de öz yönetim direnişi sırasında yaşamını yitiriyor. Torunu Mehmet Şirin’in okulda çok başarılı bir öğrenci olduğuna dikkat çeken Latife ana, ancak AKP ve sarayın savaş dayatması ve saldırılarına karşı Nusaybin’de YPS saflarına katıldığını aktarıyor.

Torununun “Biz bir bedel ödedik ama bize dayatılan savaş ve imhaya karşı bedel ödemeye devam etmeliyiz, bir bedel ödedik diye durmayacağız, ödediğimiz bedellere sahip çıkacağız” dediğini aktaran Latife ana, torununun Nusaybin’i bırakmayarak direndiğini söylüyor.

Torun Mehmet Şirin, bu kararlılıkla katıldığı Nusaybin direnişinde, Mart ayında başlayan yasak ve saldırıların ardından çatışmalarda yaşamını yitiriyor.

‘BİZ BARIŞ İSTİYORUZ, AMA BİZİ YOK ETMEK İSTEYENE KARŞI SAVAŞIRIZ’

Latife Ana son olarak şunları vurguluyor: “Bak evladım biz anneyiz, içimizdeki acı çok büyük, anlatılmaz bir acı çekiyoruz. Bu bedelleri ödemek kolay değil. Bu acıyı Erdoğan ve ailesi anlamaz. Biz savaş istemiyoruz, ama asla şehit verdiğimiz için de pişman değiliz. Bize savaş ve imha dayatılırsa yeni bedeller ödemeye de hazırız”

‘OĞLUNA BİR MEZAR BİLE YAPAMADI’

Adile Şaşmaz’ın payına savaşta sadece oğlunu kaybetmek düşmemiş, oğluna bir mezar bile yapamamanın acısı da eklenmiş. Oğlu Mehmet Said Şaşmaz’ın (Hüseyin) 90’lı yıllarda gerilla saflarına katıldığını belirtiyor. Çok fazla bir zaman geçmeden oğlunun Kerboran’da yaşanan bir çatışmada yaşamını yitirdiğini söyleyen Adile ana, “Kerboran’a gittim ama ne cenaze ne de oğlumdan geriye kalan bir şey bulmadım. Oğlumun cenazesini devlet yok etmiş. Bir mezar bile yapamadım” diye anlatıyor.

‘ACILARINA İKİ TORUNUNUN ACISI DA EKLENİYOR’

Adile ana da Latife ana gibi yıllarca barış mücadelesi veriyor ancak Kürt halkını yok etmek kirli savaşı sürdürmede ısrar onun da bir kuşak daha acı çekmesine neden oluyor. “İki torunum vardı, biri Murat Şaşmaz diğeri de Mehmet Şirin Şaşmaz, biri Cizre’ye gitti diğeri de Nusaybin’de kaldı” diyen Adile ana, bitmeyen savaşın, Türk devletinin sonu gelmeyen Kürt düşmanlığının iki torununun acısını da kendisine yaşattığını kaydediyor.

Torunlardan Murat, Cizre direnişinde yaşamını yitiriyor. Murat’ın cenazesini Silopi’ye götürdüklerini aktaran Adile ana, cenazeyi oradan alarak Nusaybin’de toprağa verdiklerini belirtiyor. Diğer torun Şirin ise Nusaybin’de yaşamını yitiriyor. YPS saflarında yaşamını yitiren ikinci torunu Mehmet Şirin’in cenazesini de günler sonra alabiliyorlar.

‘ERDOĞAN’I ASLA AFFETMEM’

Adile ana, son olarak, “Ben kimse ölsün istemem, tek bir insanın burnunun kanaması canımı acıtır ama biri hariç, onu affetmem, savaşın sorumlusu O’dur” diyor. Adile ana bahsettiği kişinin Erdoğan olduğunu ifade ediyor. Adile Ana, Erdoğan’ın bu savaşta oğul acısından sonra torun acısı da yaşamasının nedeni olduğunu belirtiyor.