Hakikat ve özgürlüğün peşinde bir savaşçı: Çağla Uzun

YPJ savaşçısı olarak Fırat'ın Gazabı Hamlesi'ne katılan ve yaşamını Çağla Uzun bıraktığı mektupta, "Ben özgürlüğü hakikati okumakta değil de mücadele edip, savaşmakta gördüm. Hakikat benim için dağlardadır" diyor.

Fırat'ın Gazabı Hamlesi'nde yaşamını yitiren, daha önce MKM çalışanı olan YPJ savaşçısı Çağla Uzun (Amara Semsur), çocuk yaşta devletin ve erk sisteminin kadınlara dayattığı baskı ve yok sayma politikalarına karşı duruş sergilemiş bir kadın. Kadın özgürlük mücadelesi içerisinde aktif olarak yer alan Uzun'un ailesi de yıllar önce devletin korku sisteminden nasibini alır. Yoğun baskılardan dolayı Adıyaman'dan (Semsur) Adana'ya göç etmek zorunda bırakılır.

Adana'da dünyaya gelen Uzun, çok küçük yaşata Kürt Hareketi ile tanışır. Adana Mezopotamya Kültür Merkezin’de (MKM) erbane eğitimi aldıktan sonra bir süre üniversite öğrencilerine kurs vermeye başlar. İki çocuklu ailenin küçüğü olan Uzun, çevresinde sevilen başarılı genç bir kadın haline gelir. Samimiyeti, olgun duruşu ve güler yüzü ile çok sevilen Çağla'yı annesi Sever Uzun anlattı.

ÖYLE BİR MİRAS BIRAKTI Kİ...

‘’Çağla küçük yaşına rağmen büyük bir mücadele içinde yerini aldı’’ sözleriyle konuşmasına başlayan anne Sever Uzun, "Bana öyle büyük bir miras bıraktı ki! Ben o mirası nasıl taşırım diye düşünmeye başladım. Kızım kadın katili DAİŞ çetelerine karşı mücadele verdi. Onunla gurur duyuyorum" dedi.

EĞİTİM SİSTEMİNİ REDDETMİŞTİ

Kızının okul hayatında da eğitim sisteminin çarpıklıklarını gördüğünü ve reddettiğini vurgulayan anne, kızının sisteme karşı duruşunu şöyle dile getirdi: "Öğretmenleri, ‘Çağla çok eleştiriyor bizi, sistemi. Bu çocuk çok anarşist' derlerdi. Çağla sanata düşkündü. Erbanesini çok seviyordu. 'Erbane bana kadın çığlığını hatırlatıyor' diyordu. Kadınlara yönelik baskılara, şiddete çok öfkelenirdi. Kapitalist sistemde kaybolan kadınlara da çok kızardı. Kadın arkadaşlarını bu konuda bilinçlendirmek isterdi ve tartışırdı."

‘GERÇEK AŞK ÖZGÜR BİR TOPLUMDUR’

Çağla Uzun'un "Gerçek aşk özgür bir toplum ve yurttur. Eğer özgür toplum bireyi olamamışsan, yoz bir aşk da sistemin bir oyunudur" sözlerini hatırlatan anne Uzun, kızının tüm kadınlara da bunu anlatmaya çabaladığını söylüyor.

Kızının dünyanın gözü önünde katledilen ve cinsel saldırılara maruz bırakılan, satılan kadınların kurtarıcısı olmak için mücadele ettiğine dikkat çeken anne Uzun, Çağla bize hep şunu derdi: '’Yaşanan bu vahşetlerin karşısında; kadın ve çocuk düşmanlarının katliamlarının karşısında nasıl ses çıkarmıyorsunuz? Ben dayanamıyorum anne, nefes alamıyorum’’

Anne Uzun son olarak ‘’Her gün okula gittiği gibi evden öyle çıkıp gitti. Sadece arkasından bakıp bana tüm yüzünü kaplayan o koca gülüşünü bıraktı. Her an gülen yüzü bu sefer başka gülmüştü ve çıkıp gitmişti. Kısa bir süre sonra telefonuna ulaşılamadı ve bir daha da gelmedi" ifadelerini kullandı.

Ardından, "Benimle gurur duyun!" diye bir mektup bırakan Çağla Uzun şu mesajı bırakıyor ailesine, kadınlara ve tüm dünyaya:

"Değerli ailem.  Ben artık hakikate; özgür olduğum kutsal mekana gidiyorum. Bir sevda var yüreğimde artık bunu yaşamaya gidiyorum. Bunu bilmenizi isterim ki yurtseverlik sistemin okulunda okumakla olmuyor -ki siz de bunun bilincindesiniz. Ben özgürlüğü, hakikati okumakta değil de mücadele edip, savaşmakta gördüm. Hakikat benim için dağlardadır. Artık kendime işkence edip sistemin okulunda saatlerce köle gibi kalmak istemiyorum. Bu kararı almam da sizler ve her gün gittiğim sistemin okulu da etkilidir. Sizlerin bana yaptığı okuma baskısı ciddi anlamda beni sıkıyordu. Sürekli oku, oku, oku... Doğrudur okuyup hakikate ulaşanlar var ama; sistemin okullarında ulaşmadılar bu hakikate. Ama en çok halkımın, özgürlük savaşçılarının ve Önderliğe yaptıkları geldi gözümün önüne… Aldığım bu karar beni şehitler gerçeğine, hakikate ulaştıracaktır. Hayatım boyunca sadece ama sadece beni hakikate ulaştıracak olanlardan etkilendim. Umarım hayatımızdaki tek doğru onurlu mücadeleniz olur. Ve annem… Annem, canım; sen her yerde her şekilde mücadele eden bir kadınsın, benden sonra dik durarak mücadele edeceğine inanıyorum. Senin en çok bu mücadeleci huyunu seviyorum. Sen, sen savaşan bir kadınsın. Hani Önderliğin bir sözü var ya; 'Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir' işte bundan bahsediyorum. Savaş annem savaş, savaş ki özgürleş! Burada yarım bıraktığım hayatıma orada devam edeceğim. Kanımın son damlasına kadar çalışacağım. Şehit düşersem beni ağıtlarla, zılgıtlarla uğurla annem.  Agit'lerin bedenleriyle, Zilan'ların ve Beritan'ların ruhuyla bugüne kadar ulaşabildik ve onlara and olsun ki bu yola devam edeceğim!"