‘Önderliğimizin yoluna her zaman bağlı olacağız’

Rewşen Abdullah: Bu kadar şehit vermemize rağmen halen dimdik ayakta durabiliyorsak Önderliğimizin öğrettiklerindendir. O’nun özgürlüğü için canımızı vermeye hazırız

Rewşen Abdullah, Derîk Şehît Aile Kurumu’nda çalışan yurtsever bir kadın. İki kardeşi, eşi ve eşinin kardeşi 1990’lı yıllarda PKK gerillası olarak mücadele verirken yaşamını yitirmişler. Bir yandan kızını tek başına büyüten Rewşen Abdullah diğer yandan da 1980’li yılların sonunda tanıştığı Kürt Özgürlük Mücadelesi için çalışmaya devam etmiş.

Rewşen Abdullah mücadele gücünü 1991 yılında birçok Rojava Kürdistanlı gibi görme ve dinleme fırsatı bulduğu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden ve mücadelesinden aldığını söylüyor. Eşi ve kardeşleri de dahil hayatı boyunca hiçbir şeyin kendisini Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esir düşmesi kadar etkilemediğini ifade eden Rewşen Abdullah, ömrünün sonuna kadar Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğü ve mücadelesinin başarısı için çalışacağını söylüyor.

‘ÖNDERLİĞİ GÖRECEĞİMİZ İÇİN ÇOK HEYECANLIYDIK’

Rewşen Abdullah, Reşit ailesiyle birlikte 1980’li yıllarda Kürt Özgürlük Mücadelesiyle tanışmış. Eşi ve kızkardeşi o yıllarda PKK’ye katılım yapmışlar. Kürt Özgürlük Mücadelesiyle tanışmasıyla birlikte evlerine gelen PKK militanlarından, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı ve fikirlerini dinlediğini ifade eden Rewşen Abdullah, “Bende Önderliğe karşı bir hayranlık ve ilgi gelişti” diyor. Rewşen Abdullah bu duygularla 15 Ağustos 1991’de Lübnan’daki Akademide gerçekleştirilen halk toplantısına katıldığını belirterek, devamla şunları anlatıyor:

“Önderliği görmek, O’nu dinlemek istiyordum. Ailece büyük bir heyecanla akademiye gittik. Cizîr, Afrîn, Kobanê ve Halep’ten 15 bin civarı insan Önderliği görmek için Lübnan’a gelmişti. Bir gece orada kaldık. Önderliği görmek için sabırsızlanıyorduk. Gece 11 civarında Önderlik geldi ve konuşma yaptı. Halk üzerine, mücadele üzerine konuştu. Bazı soruları dinledi ve cevapladı. O gece 03:00 gibi toplantı sona erdi ve uyuduk. Ertesi gün Önderlikle fotoğraf çekildik. Daha sonra Önderlik hepimizi toplayıp bir konuşma daha yaptı. Sonra sıraya girdik hepimizle vedalaştı. Eşim ve kız kardeşimi de orada gördüm. Onlar da o günlerde akademide eğitim görüyorlardı. Onlara ‘Sizin yerinizde olmak isterdim’ dedim.’’

‘İNSAN ONDAN GÜÇ ALIYOR’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı dinlemenin, ona yakın olmanın kendisi için ne demek olduğunu Rewşen Abdullah, şu cümlelerle ifade etti: “O ortamı anlatmak kolay değil. Binlerce insan Önderimizi görmek için oradaydık. 15 Ağustos’tu gelip konuşma yapmıştı. Arkadaşlar ordaydı, her yerde parti bayrakları vardı. Ben sanki Kürdistan kurulmuş gibi hissettim.  Duygularım şahlanmıştı. O kadar mutlu olmuştum ki sanki başım göklere değiyordu. İnsan gerçekten hep Önderlikle kalmak istiyor. Değerlendirmeleri o kadar güçlü ve güzeldi ki insan manevi olarak çok büyük güç alıyordu ve sürekli onu dinlemek istiyordu.

Ben kendi kendime çok düşündüm. Birçok dua ettim ‘Allahım sen bize ne güzel bir Önder verdin. Biz Kürtler ne kadar şanslıyız, böyle güzel konuşan, güzel düşünen ve yaşayan bir insan bizim Önderimiz oldu’ diyordum.  O gün sözümü yeniledim, bir yurtsever olarak her zaman bu mücadeleye bağlı olacak, elimden ne geliyorsa yapacaktım.”

‘KOMPLOYU DUYDUĞUMDA DÜNYAM BAŞIMA YIKILDI’

Rewşen Abdullah, Kürt Halk Önderi’nin esir edildiğini duyduğu güne ve yaşadıklarına ilişkin şunları anlatıyor: “Bir kadın arkadaş bizim evimizde kalıyordu. Öğlen O’nun yüzünü gördüm sapsarı olmuştu. Ne olduğunu sorduğumda, ‘Önderlikten haber alınamıyor’ dedi ve hızla gitti. Biz de Önderlikten haber alabilmek için televizyonun önüne oturduk. Haberler Önderliğin gece 3’de Türk devleti tarafından Yunanistan’da esir edildiğini söylüyordu. Sanki bütün dünyam başıma yıkıldı. Kendimi öldürmeyi düşündüm. Sanki yaşamım bitmiş, soluğum kesilmişti. Daha sonra bir arkadaş evimize geldi. Durumumu anladığında “Sakın böyle yapma. Önderliğimiz tutsak edildiyse, O’nun izinde, binlerce insan ve öğrencisi var. Dünyayı onların başına yıkarız ve Önderliğin yolunu sürdürürüz’’ dedi. Ben de Önderlik için güçlü durmaya çalıştım.”

‘ALLAH’A BİLE İSYAN EDİYORDUM’

Eşi ve kızkardeşini 1994 ve 1997 yıllarında PKK mücadelesinde yitiren Rewşen Abdullah, “onların şehadetinde bile böyle üzülmemiştim. ‘Vatan, çocuklarımız ve özgürlüğümüz için şehit oldular’ diyerek dimdik durmuştum” dedi. Rewşen Abdullah sözlerini şöyle sürdürdü: “Önderliğin yakalanmasından o kadar etkilenmiştim ki artık Allah’a bile isyan ediyordum. ‘Allahım neden Önderimiz tutsak edildi, neden korumadın onu Allah’ım’ diyordum. Uzun süre bu tepkiyle namaz kılmadım. Aslında diyebilirim ki uzun süre kendimde değildim. Sanki yaşamıyordum.

Arkadaşlar benimle sürekli konuşuyordu. Önderliğin yaşamını korumamız ve mücadelemizi geliştirmemiz, O’na layık olmamız gerekiyordu. Yine Önderliğin sözlerini düşünerek kendimi toparladım. Önderlik daima ‘Bir gün aranızda olmazsam, perspektif vermezsem kendinizi nasıl idare edeceksiniz. Direnmelisiniz’ diyordu. Önderliğe ve şehitlere sözümü yeniledim. Tüm gücümle Önderlik ve mücadelemiz için çalışacaktım. O gün bu gündür hep bu sözle yaşıyorum ve çalışıyorum. Kızımı Önderlik düşüncesiyle yetiştirmeye çalıştım. O da bu devrim için çalışıyor.”

‘ÖNDERLİĞİMİZİN ÖZGÜRLÜĞÜ BİZİM ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDÜR’

Kürt halkı ve kadınlar olarak her şeylerini Kürt Halk Önderi’ne borçlu olduklarını dile getiren Rewşen Abdullah, kadının mücadeledeki yerine ilişkin şunları aktardı: “Bu kadar şehit vermemize rağmen halen ayakta dimdik durabiliyorsak bu Önderliğin öğrettiklerindendir. O’nun özgürlüğü için canımızı vermeye hazırız. Bizim dünyaya gözümüzü açan Önderliktir. Önderliğin başlattığı mücadeleyle birlikte on binlerce gencimiz kadınıyla, erkeğiyle dağlara aktı. Bizler eskiden iki kelimeyi bir araya getirmeye korkan kadınlardık. Ev işlerinden başka bir şey bilmezdik. Ama Önderliğin öğrettikleriyle birlikte ‘ülke, devrim, kadın’ dedik.

Devrim yaptık. DAİŞ gibi vahşi bir düşmana karşı kızlarımız en ön cephelerde tilililerle savaşıyorlar. Önderlik bizim için 18 yıldır dört duvar arasında sürekli çalışıyor. Biz kadınlar olarak bugün Önderlik sayesinde kendimizi ifade etme, yaşamın her alanına katılma imkanları yakaladık. Önderliğimizin özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür.’’

‘HEP BİRLİKTE BU KOMPLOYU KIRACAĞIZ’

Kürt halk Önderi’nin tutsaklığını hiçbir zaman kabullenmediklerini aktaran Rewşen Abdullah, “Uzun zamandır Önderlikten haber alamıyoruz. Bu durumu asla kabullenmiyoruz. Erdoğan gibi bir faşist, Önderliğimizden haber almamızı engelliyor. Erdoğan Önderimize kurban olsun. Önderimiz mücadelemizle özgürleşecek ama Erdoğan ölümden de beter olacak’’ dedi.

Rewşen Abdullah son olarak şunları söyledi: Önderliğin bugün orada olmasından sorumlu olan tüm devletlere sesleniyorum Biz Rojava halkı ve kadınları olarak Önderliğimizin esaretini asla kabul etmiyoruz. Yine insan hakları kuruluşları eğer gerçekten adlarına uygun hareket edeceklerse öncelikle İmralı’ya gitmeliler. İnsanlık Önderi’nin özgürlüğü için çalışmalılar. Biz kadınlar ve Kürt halkı olarak Önderimizin yoluna her zaman bağlı olacağız. Hep birlikte bu komployu kıracağız.”