Serhat: Her 8 Mart’ı yeni projelerle karşıladık

PAJK Koordinasyon üyesi Ronahi Serhat, 2017 yılının büyük bir mücadele yılı olacağını söyledi. 2017’nin faşizme karşı büyük bir mücadele yılı olacağını vurgulayan Serhat, “8 Mart 2017 mücadele yılımız, özgürlük, devrim yılı olacaktır” dedi.

8 Mart vesilesiyle ANF’ye konuşan PAJK Koordinasyonu üyesi Ronahi Serhat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın hareketi açısından önemine dikkat çekti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özel çabası ve emeğiyle her 8 Mart’a yeni bir gelişme ile karşılık verildiğini vurgulayan Serhat şunları söyledi: “Kadın hareketi olarak her 8 Mart’ı yeni projelerle karşıladık.

Bunlardan bahsedecek olursak, ilk kadın örgütlenmemiz 1987’de sürgündeki Kürt kadınları örgütlülüğüyle başladı. Kuşkusuz bu sadece Avrupa’ya sürgün edilmiş ya da göç etmek zorunda bırakılmış Kürt kadınları için oluşturulmuş bir örgütlenme değildi. Bütün Kürdistanı kapsayan bir örgütlenmeydi. Ve bu örgütleme 8 Mart’a ilk toplantısını yapıp, kuruluşunu ilan etmişti.

O dönemde kadınların, Kürdistan dağlarına, özgürlük saflarına, parti saflarına yoğun gelişi oldu. Kadının gerilla olarak, özgürlük safların da yer alması toplumda yeni bir umut ve büyük güvende yarattı.

1995’in 8 Mart’ında gerilla saflarında yaptığımız kongrede, kadın gerilla şahsında yeni bir prototip özgür kadın modelini, onun öncü militanını yaratmak ve özgürlük ölçülerini yükseltme tartışmalarını, örgütlenmesini yaygınlaştırmak amacıyla yaptık.”

‘KENDİMİZE GÜVENİMİZ TAMDIR’

Mücadelelerindeki en büyük gelişmenin, kadınların artık toplumsal örgütlenmede ciddi bir düzey yakalaması ve kadının meşru savunma alanında direngenliğini ispatlaması olduğuna dikkat çeken Serhat, “Meşru savunma çizgisinin demokratik özgürlükçü muhtevasının korunmasında kadın özgürlük çizgisi çok ciddi bir rol oynadı. Buna karşılık olarak 98’in 8 Mart’ında Önderliğimiz kadın ideolojisini ilan etti.

Bunlara baktığımızda her 8 Mart’ı sadece eylemlerle karşılık verilmedi, büyük tarihi projelerle karşılık vererek ve topluma mal etmek temelinde ciddi bir misyon yüklendik. Yüklendiğimiz misyonu yerine getirmek için güvenimiz tamdır. Kuşkusuz çeşitli süreçleri, zorlanmaları, gelişmeleriyle birlikte ortaya çıktı. Bu anlamda Kürdistan’da, Ortadoğu’da kadının meşru savunma temelinde askeri savunma birliklerinin oluşturulması, ordulaşması da bir ilke imza atmaktır. Bütün bunlar çok kolay yaratılmadı ve kolay olmadı.

Feodalimin ağrı baskısı Kürdistan toplumu kuşatmış, kadını kafeslere koymuş ve evinden çıkmaz kılmıştı. Böyle bir durumda, kadının savunma birlikleri temelinde örgütlenmesinin iki yönü vardı. 

İçteki erkek egemenliğine karşı, eşitsizliğe karşı bir eşitlik ordusu olarak ortaya çıkmıştır.

Eğer bir yerde baskı, inkar ve imha varsa buna karşı savunma mekanizması olarak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.

‘PKK KADIN DEVRİMİNDE KENDİSİNİ BULUR’

Ordulaşma perspektifinin sadece askeri olarak şekillenmediğini, gelişmediğini vurgulayan Serhat, şunlara dikkat çekti: “Bilakis sosyal bir proje olarak, sosyal devrim projesi olarak gelişti. PKK tarihini ele aldığımızda aslında PKK’nin gerçek manada kadın devriminde kendisini buluyor olmasıdır. Bu anlamda bir kadın partisidir. PKK sosyalist bir partidir, Önderliksel bir partidir, bu yüzden kadın sorununu merkezine alan bir partidir. Kadın sorunu bütün bunlarla yetinemeyecek kadar ciddidir.

Dünya devrim örneklerinden çıkardığımız dersler, Kürdistan toplum analizi, hem de yapılan erkek analizlerinin ortaya çıkardığı sonuçlar; bize ayrı ek tedbirlerimizin olması gerektiğini göstermiştir.

Kadının savunma temelinde ayrı örgütlenmesi, iradeleşmesini ve kimlikleşmesini getirmiştir. Kuşkusuz zora karşı zoru yenmek üzerinden bir meşru savunma çizgisinde gelişmiştir.

‘ÖZGÜRLÜK SALT POLİTİK BİR MÜCADELEYLE MÜMKÜN DEĞİL’

Eğer Kürdistan’da zor, işgal, talan, soykırım, kadın kırım ve asimilasyon politikaları bu kadar derin yürütülmemiş olsaydı askeri örgütlenmede gündeme gelmezdi. Ve bunun ne kadar gerekli olduğu ne kadar hayati bir ihtiyaç olduğunu günümüzdeki gelişmeler bunu daha net açığa çıkartmıştır.

Çünkü devletlerin erkek egemen sistemin muhakkak dara düştüğünde başvurduğu tek yol askeri ve militarist gücüne dayalı olarak yıkmak, yok etmek ve ortadan kaldırmaktır.

Kadına karşı şiddet askeri şiddet olarak da uygulanmaktadır. Polis, jandarma gücüyle sürdürülmektir. Yanı sıra siyasi şiddet çıkardıkları kanunla sürdürülmektedir. Kadına içerilmiş kölelik yine kadına içerilmiş ruh ve rol bütün bunların altı kazındığında bire bir erkek eliyle oluşturulduğu görünüyor. Bu nedenle kadın kendisi olmalı. Var olmalı ki tarihin bütün aşamalarında kadın varlık mücadelesini yürütebilmeli.

Hatta kadınlar savaşta yer aldığında bile, kadın olarak kabul edilmediği için erkek kılığında savaşa girmiştir. Kadının emeğine ve mücadelesine rağmen demokratik sistem yaratılmadığında bunlar yok edilebilir. Bu nedenle özgürlük kazanımlarını korumak, demokrasi kazanımlarını, kadınların bütün özgürlük amaçlarını korumak salt, politik bir mücadelelerle mümkün değildir. Meşru savunma çizgisiyle sağlanabilir.”

‘KADINLAR FAŞİZMDEN KORKMUYOR’

Kadının özgürleşmesi için kadın özgürlük ideolojinin pratikleşmesi için kadın partisinin şart olduğunu dile getiren Serhat, “Ortadoğu coğrafyasında en geri bırakılmış, kendisi var adı yok, yok sayma hükmüne karşı kadının başkaldırışı kendi başına bir devrimdir. Ortadoğu coğrafyası kafes içinde kafes, tabutluk düzeyinde bir yaşam ki şimdide böyle insanlık, toplum ve halk dalında kadınlarla birlikte yeni bir uyanışa geçiyor.

Kobanê’de YPJ şahsında, dağlarda YJA-STAR şahsında da yaşanan budur. Sadece kadının silahı ele alması, tetiğe basmasıyla her şey birdenbire değişmiyor. Bunu değiştirebilecek zihniyet ve kimlik gereklidir. Şayet olacaksa bir özgürlük bu ancak kadınla, kadın öncülüğünde olur. Bizler Ortadoğu da bunları ilmek ilmek örüyoruz. Sadece Kürdistan’da değil. Ve bu temelde tüm mücadele eden kadınların da faşizme karşı çeşitli örgütlenmeleri söz konusu ve bizler bu nedenle 2017’nin 8 Mart’ını yeniden enternasyonalist dayanışmayı yükseltme ve faşizmi yıkma temelinde mücadele birlikteliğini en güçlü örgütleme ve eylem geçirme düzeyinden karşılıyoruz. Yani örgütlenme, birlik ve eylem bunun temelinde kadının ve toplumun özgürleşmesi planıyla karşılıyoruz. 21’inci yüzyılı kadının yeniden özgürlük doğuşu, yüzyılı olarak karşılıyoruz.

Çeşitli gelişmeleri var tabi karşı saldırılar da çok yoğun. Karşı saldırılardan hiçbir kadın geri adım atmayacaktır ve boyun eğmeyecektir. Faşizmin hiçbir işkencesi, zulmü Kuzey Kürdistan da olduğu gibi ne kadar öz yönetim direnişlerinde yakıp yıksa da, cehenneme çevirse de ancak kadınlar bu ülkeyi cennete çevirecektir. Ve bunun iddiasındayız. Kadınlar faşizmden korkmuyor. Bilakis kendi bilincindedir, tarihinin, gücünün bilincindedir. Gücünün bilincinde olmak çok önemlidir.

Kadınlar örgütlenmeyle neler yaratabileceklerini Kürdistan coğrafyasında bire bir gördüler, tanıdılar. Ve bizzat kendileri yarattılar. Toplumsallaşmış bir kadın mücadelesi vardır. Bu en büyük güçtür. Toplum ve tüm kadınlar için güç nedir, meşru savunmasını örgütleyen bir güç vardır. Kadın ideolojisine, çeşitli örgütlenmelerine sahiptir. Bunlar son derece önemlidir” dedi.

Kadınları faşizme karşı birlikte mücadele etmeye çağıran PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahi Serhat, 2017 yılının büyük bir mücadele yılı olacağını da şu sözlerle dile getirdi: “Faşizme karşı büyük bir mücadele yılı olacak. 8 Mart 2017 mücadele yılımız, özgürlük, devrim yılı olacaktır. Kadınları bir kez daha Kadın Özgürlük Partisi (PAJK) adına devrim coşkumuzla selamlıyorum ve başarılar diliyorum. Kazanan kadın özgürlük mücadelesi olacaktır, kazanan insanlık olacaktır, Ortadoğu’da yeniden filizlenen canlanan insanlık değerleri olacaktır.”