TJA'dan 'Diktatörlüğe Hayır' kampanyası

TJA, 'Diktatörlüğe Hayır' şiarıyla kampanyasını başlatarak, kadınların en çok Öcalan'ın çözümüne ihtiyaç duyduğunu kaydetti.

Tevgera Jinên Azad (TJA) ‘Önderlikle mutlaka kazanacağız’ sloganıyla hazırladığı deklarasyonu DBP Vedat Aydın Konferans Salonu'nda kamuoyu ile paylaştı. Salona “Önderliğime, toprağıma, özgürlüğüme sahip çıkıyorum”, “Em bi Rêbertiyê serkevin” ve “Önderlikle mutlaka kazanacağız” yazılı pankartlar asıldı. Basın toplantısına HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, HDP Amed milletvekilleri Feleknas Uca, Sibel Yiğitalp, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, DBP Diyarbakır Eş Başkanı Ruken Akça, Barış Anneleri Meclisi, DBP il ve ilçe yöneticileri katıldı.

'ZALİM, CAHİL BİR KIYIM SİYASETİ!'

Deklarasyon TJA Aktivisti Ayşe Gökkan tarafından okundu. 

Deklarasyonda, Türkiye’de faşizmin korkudan çok, aldanan ve aldatan bir politik anlayış ile yükseldiği belirtilirken, “Milliyetçilik bu aldatıcılığın ortak değeri olmaktadır” denildi. Başkanlık sistemi ile otoriter devlet sisteminin yeniden restore etmek isteyen faşizmin iki büyük yalana dayandığının vurgulandığı deklarasyonda, şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye son derece kanlı ve acımasız bir komedya oyunu içine sürüklenmiş bulunmaktadır. Türklüğün istiklalini yok edilmiş Kürtlükle sağlayacağını düşünecek kadar zalim ve cahil bir kıyım siyasetidir bu.”

1. Dünya Savaşı’nın konjonktürü ve paradigması ile Kürt halkının bölgesel gelişmeler ve mücadelelerinin politik statü ile sonuçlanmasını engellemeye çalışan bir akıldışı politik yapı ile karşı karşıya olunduğunun kaydedildiği deklarasyonda, şöyle devam edildi:

“İmhacı ve inkârcı ulus devleti 21. yüzyıl dünyasına kabul ettireceğini düşünen bir köhnemişlikle yüz yüzeyiz. Ortada ne bir 2. İstiklal Savaşı ne de bölünme durumu vardır. Halkların, kültürlerin, kadınların, emekçilerin, aydınların, sanatçıların, inançların demokratik ulusunu kendisi için tehdit gören iktidar tekellerinin, bölgesel yayılma hayallerini ifade eden yeni Osmanlıcılık ile tahakkümü sağlama amacı vardır. Günümüz ittihatçıları Kürt halkının soykırımı ile varlıklarını sürdürmek istemektedirler. ‘6 ayda Kürt sorununu çözeriz’ iradesini ortaya koyan Sayın Abdullah Öcalan ile yürütülen müzakere masasının hükümet tarafından devrilmesinin amacı budur.

'SAYIN ÖCALAN'IN YÜRÜTTÜĞÜ SÜREÇ KANITLADI...'

Bu süreç Kürt Halk Önderliği Sayın Abdullah Öcalan’a dönük İmralı tecrit sisteminin devreye sokulması, Kürt kentlerinin yıkılması ve katliamlar ile başlatılmıştır. Sayın Abdullah Öcalan’ın mimarı olduğu Demokratik Çözüm Müzakere sürecinin ortaya koyduğu umutlu, başarılı, ahlaki, kardeşlik dolu demokratik Türkiye tablosuna ve yaşa-yaşat felsefesinin halklar nezdinde yarattığı ikna ediciliğe karşı bir savaş verilmektedir. Demokratik çözüme karşı verilen savaşın enkazı siyasi, ekonomik, sosyal krizler, kan ve gözyaşı, öl ve öldür kültürünün yozlaşmaları ve en önemlisi de toplumun büyük bir umutsuzluğa sürüklenmesidir. Bu durumu 2. Sözde İstiklal Savaşı ile örterek hakikat çarpıtılmaktadır. Aksine Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın yürüttüğü müzakere süreci Türkiye’nin bölünmemesinin, tek çözümünün demokratik cumhuriyet ve barışın en büyük istiklal mücadelesi olduğunu kanıtlamıştır.

Bir yandan varlığını tek bir kişinin kanı dökülmesin diye büyük ahlaki çözüme yani barışa adamış Sayın Abdullah Öcalan, diğer yandan iktidarını diktatörlük ile kurtarmak için tabur tabur gençleri ölüme adayan bir hükümet gerçeği bulunmaktadır. Bu bir paradoks değildir, aksine mücadele ile aşılacak temel bir çelişkidir. Diktatörlük rejimi olan başkanlık sistemi söylenenin tam tersine Türkiye’nin iç bölünmelerinin çoğaltılmasıdır, iç savaşa ve her tür müdahaleye açık bir ülkeye hazırlıktır. Bu şartlarda yaşanacak olan bir kadın kıyımı olacaktır. 15 Temmuz süreci ile başlayan darbeler süreci OHAL ile yönetilmekte ve asıl darbe referandum ile tamamlanmak istenmektedir.

'KADINÖAR ÖCALAN'IN ÇÖZÜMÜNE İHTİYAÇ DUYUYOR'

Bu süreç içinde kentlerin yıkımı ile yüz binlerce Kürt kadını göçertilmiş, binlerce kadın emekçi işten atılmış, kayyımlar ile kadın seçilmişler ve yüzlerce kadın kurumu kapatılmış, barış için mücadele eden kadın akademisyen ve aydınlar, kadın parlamenterler ve binlerce kadın gözaltında taciz, işkenceye uğramış ve tutuklanmıştır. Kadınların infaz görüntülerini yayımlayarak cinsel saldırı ahlaksızca sergilenmekte, kadın katliamlarında yükseliş yaşanmakta, organizeli biçimde kadınların yaşam tarzına yönelik saldırılar gerçekleştirilmektedir. 

(...) 

Sayın Abdullah Öcalan’a ve geliştirdiği çözüm anlayışına en çok biz kadınlar ihtiyaç duymaktayız. Bu biz kadınlar için bir mücadele ve özgürlük savunması demektir. Nasıl yaşamak ve nasıl var olmak istediğimizle ilgili aldığımız yanıtlar olmaktadır. Nasıl bir dünyayı seçtiğimize ilişkin aldığımız kararları ifade etmektedir. Demokratik ulus birliğine dayanan demokratik cumhuriyet de yaşamak istiyoruz. Bunun gerçekleşmesinin tek yolu ise Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt halkının temel haklarının tanınması olmaktadır. Bu anlamda tüm kadınları bu onurlu mücadeleye davet ediyoruz."

TÜRKİYE KAMUOYUNA SESLENİLDİ

Deklarasyonda, Türkiye kamuoyuna da şöyle seslenildi:

"Şu an AKP iktidarının gündeme getirdiği başkanlık sisteminin tek gerekçesi Kürt halkına karşı yeni bir savaş konsepti olmaktadır. Bu nedenle, diktatörlük rejimini engellemenin ve demokratik cumhuriyet değerlerinde yaşamın güvenceye alınmasının temel yolu Kürt sorununu doğru temellerde çözüme kavuşmasıdır. Yeni bir yaşamın, yeni bir insanlığın ve yeni bir barışın inşası için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne, fikirlerine ve ahlakına duyulan ihtiyacı gündeme almak gerekmektedir. Halkaların varlığını ve özgürlüğünü görmezden gelen her rejimin bize cehennemden başka bir vaadi olamaz. Kadınlara ve halklara katliama ‘HAYIR’ cephesi ile bu diktatörlük engellenebilir."

'MUTLAKA KAZANACAĞIZ!'

Deklarasyonun devamında da şunlar ifade edildi:

"Bu temelde, ‘Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt sorununa Demokratik Çözüm’ talebi ile TJA mücadelesini yükseltecektir. Biz kadınlar uğradığımız her tür katliam, esaret, işkence ve saldırıya rağmen hakikatin mutlaka kazanacağına inanıyoruz. Serhıldanlarda, zindanlarda, dağlarda ve sokaklarda büyüttüğümüz özgürlüğümüzü hiçbir güç bizden alamaz. Bu temelde ‘Önderliğe, Toprağıma ve Özgürlüğüme Sahip Çıkıyorum’ kampanyamızın 2. aşamasını ‘Önderlikle Mutlaka Kazanacağız’ ismi ile devam ettireceğiz. Kadın uygarlığı, tarihe ‘özgürlük mutlaka kazanır’ ilkesini kazandırmış bir duruştur ve çok içten biliyoruz ki efendiler, zalimler, diktatörler mutlaka kaybedecektir.

Biz TJA’lı kadınlar ‘Diktatörlüğe Hayır’ kampanyasını başlatıyor ve özgürlük mutlaka kazanacak diyoruz. Bunun için tek renge karşı çok renkliliğin dilini, tek sese karşı çok sesliliği, tek düşünceye karşı çoklu fikirleri, tek tipliliğe karşı farklılığın birliğini haykıracağız. Çünkü yaşam mutlaka kendi gerçekliğini başarıyla gerçekleştirir diyor ve haykırıyoruz; Sevgili kadınlar, bu çağ bizim, bu özgürlük bizim, onurlu yaşam bizim, adalet biz, biz direnişiz. Hepinizin bu onurlu mücadelesini bir daha kutluyor ve mücadelenizde başarılar diliyoruz."