Zürih’te kadına karşı şiddet ve Kürt kadın direnişi tartışıldı

İsviçre’nin Zürih kentinde Volkshaus’da, kadına yönelik şiddet ve Türkiye’de Kürt kadına yönelik şiddetin tartışıldığı bir panel düzenlendi.

İsviçreli kadın örgütlerinin düzenlediği panele Yeşiller Partisi Milletvekili Sibel Arslan ile Kürt Kadın Aktivist Rojda Yıldırım katıldı.

Türkiye'nin her alanda geriye gitmeye başladığına dikkat çeken Sibel Arslan özetle şunları belirtti:

"AKP rejimi ile birlikte kadın üzerinde baskılar, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerde büyük artış yaşanıyor. Büyük bir baskı rejiminin hüküm sürdüğü Türkiye'de yasalar da erkeği koruyor ve bu şiddetin artmasına neden oluyor. Yeni çıkarılmak istenen tecavüz yasası da şimdilik kadın direnişiyle karşılaştı. Yasaların erkek şiddeti üzerinde hiçbir caydırıcılığı yok. Aksine yasalar erkekleri koruyacak şekilde yeniden düzenleniyor. AKP’nin iktidara geldiği 14 yıl içinde kadına dönük şiddet yüzde bin dört yüz arttı. Bu durumda AKP’nin şiddeti körükleyen zihniyeti belirleyicidir.”

Aktivist Yıldırım ise konuşmasında Türkiye’deki ataerkil sistemin güçlü varlığına dikkat çekerek, özellikle AKP iktidarıyla sokakta ve ailede şiddetin büyük artış gösterdiğini vurguladı.

Manisa’da bir kadının spor yaparken şiddete uğrayabildiğini söyleyen Yıldırım, “Bu yaratılan sistemden bağımsız düşünülemez. Türkiye'de geriye doğru bir dönüşüm yaşanmakta ve bu da erkek egemenlikli sistemi daha da yüceltmekte, erdem haline getirmektedir. Bu nedenle Erdoğan iktidarı dincilik ve milliyetçilik politikaları özünde erkek egemen ideolojiyi de temsil etmektedir. Bu anlamda erkek egemen faşizminin tipik bir temsilcisi olarak sürekli şiddet üreterek iktidarda kalmak istemektedir. Gerek sisteme gerek toplumsal cinsiyetçi yaklaşıma karşı Kürt kadın hareketinin mücadelesi hayati önemdedir. Bu nedenle Türk devleti Paris cinayeti dahil, kadın devrimcilere dönük uygulamak istediği soykırım ve kadın kırım politikalarıyla kadın nezdinde Kürt toplumunu teslim almak istemektedir. Çünkü kadın şahsında toplumu kontrol etmek istiyorlar. Kadın katliamları Türkiye’de kadın özgürlüğünden korkan egemen kültürün bir çeşit intikam alma biçimidir. Ancak kadınlar da buna karşılık özgürleşerek intikam alıyorlar. Rojava’da YPG/ YPJ öncülüğünde geliştirilen mücadele birçok anlamda bu sistemlerin temel korkusu olmuş. Ortadoğu gericiliği Kürt kadını şansında gelişen özgürlük yükselişini boğmak için DAİŞ'e inanılmaz destek sunmuştur. Zira Ortadoğu’nun özgürleşmesinin en temel göstergesi kadının özgürleşmesine dönüşmüştür” diye konuştu.