Tarihin sessiz tanığı: Ani Antik Kenti

Geçmişin izlerinin harabelerinden okunduğu Ani, bir zamanlar yüz binlerce insana ev sahipliği yapmıştı. Şimdilerde sadece turistlerin uğradığı bu yerde kiliselerin çan sesleri de artık sadece uzaktaki dağlarda yankılanıyor.

Ani, sessiz sedasız dinlerin, mezheplerin buluştuğu bir nokta olurken kültürlerin medeniyetlerin de birleştiği bir kavşak.

Mimarinin kaynağı olan Ani Antik Kenti, batı mimarisinin de kaynağıdır. Batı dünyası mimariyi buradan öğrendi. Bu süreç iki yüz, üç yüz sene sürdü ve yavaş yavaş Avrupa'ya yayıldı. Rönesans'ta çok önemli bir yere sahip olan Ani; “Ani Medeniyeti” olarak bilinmektedir. Ancak uzun yıllar bakımsızlıkla ve ihmaller sonucu git gide harabeleşmiştir. Ani, o yıkık dökük haliyle bile masallar ülkesini andırmaktadır.

Ani surlarından ilk girdiğiniz anda bile yıkıntı ve tahribatı görebiliyorsunuz. Harabelerin içindeki otlatılan hayvanlar ve diz boyu uzamış otlar buraya ne kadar değer biçildiğini gösteriyor. Ani Harabeleri’nin bütün duvarları yazılamalarla doldurulmuş. Irkçı yazılamalar ise gözden kaçmayacak kadar bir hayli fazla.

Ani günümüze kadar kendi mimarisinin sağlamlığı sayesinde ayakta kalmış; çünkü kentin korunması için hiç bir çalışma yapılmamış. Bir dönem yüzbinlerce insanın yaşadığı bu antik kent şimdilerde bir ‘harabe’ olarak anılıyor.

Ani kentinin ismi ilk olarak 6. Yüzyılda bir Ermeni ailesi olan Gamsaragan beylerinin müstahkem yeri olarak geçiyor. Gamsaragan ailesi ile yine bir Ermeni ailesi olan Bargatlar arasında uzun süren bir mücadele olmuş.

Bargatların zaferi ile sonuçlanan bu mücadele sonrasında Gamsaraganlar 780 yılında, burada var olan tüm mülklerini bırakıp Bizans’a göç etmişlerdir. 885 yılında Bagrat ailesinden olan I. Aşot Abbasi halifesi ve Bizans imparatoru tarafından Ermenistan kralı olarak atanmıştır.

Aşot ve oğulları daha sonra da başkenti buraya taşıyarak büyük bir kentin inşasını gerçekleştirmişlerdir. Ani kenti günümüzdeki haliyle Ani Harabeleri bu şekilde oluşmuştur.

Ani Harabeleri, Kars’ın Ermenistan sınırına yakın bir bölgesinde bulunmaktadır. Ocaklı Köyü’nde, Arpaçayı boyu üzerindedir. Arpaçayı, Aras Nehri’nin bir koludur ve Ani Kenti işte bu kolun Anadolu tarafında bulunmaktadır.

Ani Kenti’nde bugüne kadar yaklaşık yirmi dört farklı uygarlık hüküm sürmüştür. İpek Yolu üzerinde bulunmasından dolayı, ticari açıdan zengin bir kent olmuştur.

Ani Harabeleri bulunduğu zemin sebebiyle üçgenimsi bir şekilde inşa edilmiştir. Bunun nedeni ise yapıldığı arazi üzerinde daha sağlam bir şekilde durmasının amaçlanmasıdır. Yedi giriş kapısı bulunan Ani Harabeleri’nin en önemli kapıları; Kars Kapısı, Aslanlı Kapı ve Sarnıçlı Kapılarıdır. Siyah renkli tüf taşından ve Horasan harcından yapılan bu büyük eser, döneminde birçok savaş kuşatmasına karşı dimdik ayakta durabilmiştir. Ani antik kentinde birçok sur, kale, kiliseler ve camiler bulunmaktadır.

İçerisinde hem bütün inançlara dair yapılar bulunmaktadır. Hem cami hem kilise hem de ateş tapınaklarını 100-150 metre aralıklarla görebilirsiniz.

Ani, 1001 kilise şehri olarak da bilinmektedir. Kırk Kapılı Şehir diyenler de vardır. 1880’li yıllarda bölgede bir yer altı şehri daha keşfedilmiştir ve bu yer altı şehrinde 850’ye yakın yapı ve mağara bulunmuştur.

Ani Harabeleri, Ermeniler’in yaşamış olduğu en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Üzerinde bir tane de büyük Katedral bulunmaktadır. Ayrıca milattan önce 3 binli yıllarda yapılmış eserler de mevcuttur.

Aslanlı Kapı; Bölgeye girişi sağlayan Aslanlı Kapı’nın surları bugün yıkık durumdadır. Oysaki bu surlar ilk yapıldığı dönem yaklaşık 4.5 km’lik bir alana yayılmıştı. O kadar stratejik ve planlı bir şekilde kurulmuştu ki, düşman kuvvetlerin bu surlardan içeri girmesi neredeyse imkansızdı. Aslanlı Kapı günümüzde bu surlara göre daha sağlam bir vaziyettedir.

...