Son Dakika: Stêrk ve Medya Haber: Baskın korsanvari ve komplodur, susturamayacaklar!
GÖRÜNTÜLÜ

Elindeki kamerayla gittiği gerçeklerin peşinde yaşamını yitirdi

Elindeki kamera ve mikrofonu ile Kobanê’den özyönetimlerin ilan edildiği her merkeze direniş mevzilerinin ardında kamuoyuna paylaşan Gazeteci Osman Çapan, kamerası ile gittiği bir başka direniş mevziisi olan özgür dağlarda yaşamını yitirdi.

 

Kobanê’den Botan’a uzanan Kürdistan coğrafyasında elindeki kamera ve mikrofonuyla gerçekleri kamuoyuna ulaştırmak için sokak sokak gezen Osman Çapan, katıldığı özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirdi. Amed’in Silvan ilçesine bağlı Xincika Köyü’nde, karanlık güçlerin kol gezip katliamlar gerçekleştirdiği 1993 yılında dünyaya gelen Çapan, çocukluk yıllarını çok sevdiği köyünde geçirir. Çocuk yaşlarından beri hep “Gazeteci olacağım” diyen Çapan, Silvan’da okuduğu lisenin ardından 2013 yılında istediği gibi Antalya Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü kazanır.

ÜNİVERSİTEYİ BIRAKARAK GAZETECİLİK YAPMAYA BAŞLADI

Doğup büyüdüğü topraklarda maruz kaldıkları nedeniyle yurtsever bir bilinci olan Çapan, hedefleyerek gittiği üniversitede hemen gençlik çalışmalarında yer aldı. Üniversite alanını kendini geliştirmek için bir fırsat olarak bilen Çapan, burada uyandırdığı bilinç ile mevcut eğitim sisteminin kendisine bir şey katmayacağı kararına vardı ve üniversite 1’inci sınıftayken kamerası ile Kürdistan’a dönerek etkin bir şekilde gazetecilik yapmaya başladı.

KOBANÊ’DEN BOTAN’A UZANAN BİR GAZETECİLİK MARATONU

Döndüğü memleketi Amed’e gençlik çalışmalarını yaptığı haberler ile kamuoyuna duyuran Çapan, DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırıları sırasında Kobanê’ye geçerek görüntü ve fotoğrafları ile yaşananları duyurdu. Kobanê’nin DAİŞ’ten arındırılmasının ardından tekrardan Kuzey Kürdistan’a dönen Çapan, savaş politikasının devreye sokulduğu 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren Kürdistan kentlerinde gazetecilik yapmaya başladı. Özyönetim ilanlarının ardından tanıklık ettiği barikatların ardındaki direnişi kamuoyuna duyurdu. Cizre, Silopi, Nusaybin, Yüksekova, Sur, Şırnak, İdil ve Silvan gibi merkezlerde sergilenen tarihe not düşüren direnişlere tanıklık eden Çapan, Stêrk TV ekranlarında sunduğu “Roniya Ciwan” isimli program ile bu direnişi tüm dünyaya duyurmaya çalıştı.

DİRENİŞ CEPHELERİNDE KAMERASIYLA YER ALDI

Yoğun bir emek ve fedakarlıkla direniş barikatlarının ardından gazetecilik yapmaya devam eden Çapan, defalarca polisin ağır baskılarına maruz kaldı. 5 Eylül 2015 tarihinde Nusaybin’de saatlerce gözaltında tutulan Çapan, serbest kaldıktan sonra polislerin kendisine “Gazeteciliği bırakıp, bu kenti terk et” dediğini söyledi. Çapan, maruz kaldığı ölüm tehlikelerine rağmen bölgede yaşananları aktarmaktan vazgeçmeyerek, aylarca burada çalıştı.

GÜLEN YÜZÜ İLE İZLEYİCİLERİNİN HAFIZASINDA YER EDİNİR

Çapan, çocukluk yıllarından itibaren tüm çevresinde ikna kabiliyeti ile tanındı ve bu kabiliyetini gazetecilik çalışmalarına da yoğun bir şekilde yansıttı. Katılımcıları yaptığı programlar için çok çabuk bir şekilde ikna edebilen Çapan, televizyon ekranlarındaki güler yüzü ile izleyicilerinin hafızasında yer edindi.

ÖZGÜR DAĞLARDA ÖLÜMSÜZLEŞTİ

Özyönetimlerin ilan edildiği merkezlerden çıkan Çapan, elindeki fotoğraf makinesi ve kamerası ile yüzünü bir başka direniş alanı olan Kürdistan’ın özgür dağlarına çevirerek, özyönetim alanlarında yaşamını yitiren arkadaşı Êrîş Botan ismini alır. Burada da yoldaşlarının gülen yüzünü ve direnişlerini kayıt altına almaktan geri durmayan Çapan, 13 Kasım 2016 yılında Türk ordusuna ait savaş uçaklarının Lice kırsalına dönük yaptığı bombardıman ve kobra tipli zırhlı araçların yaptığı tarama sonucu yaşamını yitirdi.

ARDINDAN GÖRÜNTÜ VE FOTOĞRAFLARINI BIRAKTI

Özyönetim alanlarında televizyon için çektiği programın yanı sıra direnişte yaşamını yitiren gençlerin yaşam hikayesini hazırladığı haberlerle topluma yansıtmayı bir borç bilen Çapan, sayısız yoldaşı gibi ardında ailesinin ve çevresinin gurur duyduğu bir hayat hikayesi bıraktı. Yaşamını yitirdiği günden bir hafta sonra Çapan’ın cenazesini alan ailesi, onu çok sevdiği köyünde toprağa verdi. Aile her Perşembe günü Çapan’ın fotoğraflarını ellerine alarak ziyaret ettiği kesk, sor û zer renkleriyle çevrilmiş mezarının etrafında hüzünlü anlar yaşanıyor.

‘HER YAŞTAN İNSANLA ARKADAŞLIK YAPARDI’

Oğlunu “Çok farklı bir kişiliğe sahipti” sözleriyle anlatan baba Mehmet Şirin Çapan, “Yaptığı yanlışları hiç gizlemez, hemen gelip bana anlatır ve özeleştirisini verirdi. Her yaştan insanla arkadaşlık yapabilen, çocukla çocuk yaşlı ile yaşlı olabilen birisiydi. Gülen yüzüyle her istediği karşısında bizleri ikna edebiliyordu. Gözümüz halen yolunu gözlüyor” dedi.

‘HAYALİ ÖZGÜR BİR KÜRDİSTAN VE YAŞAMDI’

Oğlunun futbol oynadığını da aktaran Baba Çapan, “Küçükken İstanbul’a gidip Kartalspor’un altyapısına da girdi ama nefes darlığı olduğu için yapamadan geri döndü. Futbolculuk hayalleri gerçekleşmeyince de bir diğer hayali olan gazetecilik için her yolu denedi ve başarabildiğine inanıyoruz” dedi.

Oğlunun tek amacının Kürdistan’ın özgürlüğü ve özgür bir yaşam kurma olduğunu belirten Çapan, sonsuza dek anısına bağlı kalacaklarını sözlerine ekledi.

‘BİR GÜN KONUŞARSAN İYİ KONUŞ’

Oğlunun herkese karşı sevgi dolu olduğunu anlatan Anne Güllüşah Çapan, “Özellikle beni çok seviyordu, aşırı bir bağlılığımız vardı birbirimize. Bana hep ‘Anne benim yüzümden çok zorluklar yaşadın ama daha büyük zorluklar da yaşayabilirsin’ diyordu. Bu sözleriyle bir gün bu yola gideceğini söylemeye çalışıyordu” dedi. Oğlunun kendilerine hep Kürtlere dönük baskıları anlattığını aktaran Anne Çapan, “Oğlum gazetecilik gereği sürekli gidip halk ile görüşürdü. Bazı annelerin kameraya konuşamadığını anlatırdı bana. Hep bana ‘Bir gün birileri gelip seninle röportaj yapmak isterse iyi konuş’ derdi” sözleriyle bir anısını anlattı.