DİZİ I

Fırat’ın Gazabı Eylem Odası savaşçılarının menzilindeki Tabqa

DAİŞ’e yönelik operasyonların hız kazandığı Tabqa ve Rakka’nın tamamen ele geçirilmesine günler kaldı. Bölgenin en stratejik noktalarından Tabka’nın bölgedeki tüm güçler açısından önemini derledik.

TABQA KENTİ

Suriye'nin ortakuzeyinde Fırat Nehri kıyısında yer alan bir şehir olan Tabqa, Rakka’ya 50 km, Halep’e 100 – 115 km uzaklıkta bulunuyor.

Kentin nüfusu kesin olmamak ile birlikte 70 – 80 bin olduğu tahmin ediliyor. Ancak Suriye iç savaşının başlaması ile kent hem göç aldı hem göç verdi.

2011 – 2014 yılları arasında Suriye Ulusal Koalisyonu’na bağlı çete gruplarının işgali altına giren Tabka’da, DAİŞ çeteleri SUK çetelerini kentten çıkarmış (2014) ve kenti işgali altına almıştı.

TABQA BARAJI

Tabqa Barajı, Suriye'nin orta-kuzey kesiminde, Rakka’nın 50 km batısında Fırat Nehri üzerinde yer alan bir barajdır. 60 m yüksekliği ve 4.5 km uzunluğuyla Suriye'deki en büyük baraj olan Tabqa, Sovyetler Birliği'nden alınan yardımlarla 1973'te tamamlandı.

1968 yılında baraj yapımının başlaması üzerine Tabqa kenti çevresinde bulunan, baraj gölü sularından etkilenecek olan alanlarda, uluslararası çabalarla yoğun arkeolojik kazılar gerçekleştirildi. Suriyeli kimi kaynaklara göre o dönem yapılan kazılarda birçok tarihi eser çıkarılarak güvenli yerlere taşındı.

Barajın gölü olan Esed Gölü Suriye'nin en büyük su haznesidir. Barajla birlikte yapılan hidroelektrik santral ise 1977'de tamamlanmıştır. Bu şekilde Fırat'ın doğusuna uzanan El Cezire'deki en ücra köylere kadar elektrik ulaştırılmıştır.

Tabqa barajı Hama, Humus, Halep ve Şam gibi büyük kentlere de elektirik veriyor. Ancak barajın DAİŞ çetelerinin işgali altında bulunması nedeniyle bu kentlere elektirik verilemiyor.

TABQA’NIN YAPISI

Kentte Moğol istilasiyla yerli halk elimine edilmiş, sonraları Bedevi aşiretleri daha sonraları ise Çeçen yerleşimlerine rastlanılmıştır.

Kentte aşiret varlığı ve de aşiretlerin bağlantıları çok güçlüdür. Tabqa’da da Rakka'da olduğu gibi Sünni-Arap nüfus yoğunluktadır. Bu Sünni-Arap nüfusun Irak'ın batısındaki Sünni Arap aşiretlerle de bağları ve ilişkileri vardır.

Tabka’da, gerek 2011 – 2014 yılları arasında SUK çetelerinin işgalindeyken gerekse de 2014 yılında DAİŞ çetelerinin işgali altına girmesinden sonra; Şehba’da, Rojava’da Kürtlere yönelik saldırı ve katliamlar artarken, Tabka ise saldırı ve katliamların merkezi haline getirildi.

TABQA’NIN ÖNEMİ

Geçmişte Suriye'nin büyük şehirleri ile Irak'ın Musul, Bağdat gibi batı şehirleri arasındaki ticaret yollarını birbirine bağlayan stratejik bir konumda bulunan Tabqa kenti, Tabqa barajının yapımı ile çok daha önemli bir hale gelmiştir.

Tabqa’nın tanık olduğu en büyük değişiklik, 1968-1970'lerde yaşandı. Kentte Fırat Nehri yakınlarında devasa bir hidroelektrik barajı inşa edildi. Bölgedeki büyük tarım projeleri, Suriye'nin diğer kentlerinden yeni fırsatlar arayan on binlerce kişiyi Tabka’ya çekti.

Tabii bu durum kentin ve bölgenin demografisini zamanla değiştirse de kent özünü her daim korudu. Suriye'nin tüm kentlerine ve her tarafına açılan büyük ana yolların da birbirleri ile kesiştiği noktada bulunuyor. Tabqa üzerinden, Rakka, Deyr Zor ve Irak'a rahat bir şekilde geçiliyor. DAİŞ çetelerinin burayı işgal etmesindeki en büyük sebeplerden biri de bu konumundan kaynaklanıyor. Öyle ki DAİŞ çeteleri burayı sözde Medine ilan ediyor.

TABKA’NIN EKONOMİK ÖNEMİ

Tabqa, Ortadoğu'nun en önemli ve en temel ticaret merkezlerinden; Halep, Urfa, Antep, Bağdat, Musul ve Tahran ticaret merkezlerinin ana geçiş merkezi konumundadır.

Kobanê’de aldığı yenilginin ardından hızla yok olma sürecine doğru giden DAİŞ çeteleri için Tabqa, varlık ve yokluk anlamına geliyor. Bilindiği gibi DAİŞ çeteleri Rakka’yı kalbi olarak görüyor. Rakka’yı besleyen en stratejik nokta da şüphesiz; Tabqa kenti ve barajıdır.

DAİŞ çeteleri, ekonomik gelirlerinin büyük kısmını da yine bu hat üzerinden geliştirdiği ticaret ve petrol satışından sağlıyor. Tabii ekonomik anlamda güçlü olmak sahada belirleyici bir faktördür.

Tabka, DAİŞ çetelerinin Suriye, Irak, Türkiye güzergahlarından petrolü dışarıya sattığı, Suriye'de en büyük petrol geliri sağladığı güzergahlardan biri olması nedeniyle de büyük önem taşımaktadır. DAİŞ çeteleri, Irak ve Suriye’deki ham petrolü bu hat üzerinden geliştirdiği ticaret ile; Türk devleti ve KDP sayesinde, Güney Kürdistan üzerinden Türkiye'ye ve dünyaya pazarlıyordu.

Bu nedenle DAİŞ çetelerinin silahlarını buradaki para kaynağı sayesinde rahat bir şekilde temin edebildiği rahatlıkla söylenebilir.