DİZİ II

PKK özgürleştirirken KDP iradesizleştirme ve ele geçirmeyi esas alıyor

İnançlarından kaynaklı hakaretlere maruz kalan, ucuz iş gücü olarak görülen Şengal Êzidî toplumu tarihinde ilk defa güçlü bir biçimde irade olma arayışına girdi.

KDP’nin Şengal’e teslim edilmesi ardından yaşanan süreçte, Mustafa Karasu’nun “Şengal Kürtlerin onurudur. Şengal özgürleştirilmeden hiçbir Kürt onurdan söz edemez. Ne pahasına olursa olsun Şengal’i mutlaka özgürleştireceğiz” sözleri PKK’nin 3 yıllık pratiğine damgasını vurdu. Fakat Şengalli Êzidîlerin sadece DAİŞ’ten değil kendini savunamayan, kendi geleceğini kuramayan zihniyet kalıplarından da özgürleşerek demokratik yaşamını kurmaya çalıştığı bir süreçte yeni bir KDP-Türk devleti komplosu daha gelişiyor.

İLK DEVRİM SAVUNMA ALANINDA YAŞANDI

73. ferman Şengalli Êzidîlerin tarihinde bir dönüm noktası oldu. Êzidî nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı Irak ve Güney Kürdistan’da hiçbir zaman irade olarak görülmeyen, inançlarından kaynaklı hakaretlere maruz kalan, ucuz iş gücü olarak görülen Şengal Êzidî toplumu tarihinde ilk defa güçlü bir biçimde irade olma arayışına girdi.

Kürt Özgürlük Hareketi katliamdan kurtardığı Êzidîleri devletler ve KDP gibi kendi savunmasına bağımlı kılmadı. PKK gerillaları Şengal Dağı’nda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik ulusun en temel boyutlarından biri olarak ortaya koyduğu öz savunma alanında Êzidî halkında bir devrim yarattı. Katliam sürecinde göç etmek yerine Şengal Dağı’nda kalan Êzidîlere gerillalar tarafından silah ve savaş eğitimleri verildi. Ekim 2014 yılında Şengal Dağı’nda Êzidîlerin ilk savunma örgütü Şengal Direniş Birlikleri kuruldu. 3 yıllık süreç içerisinde Güney Kürdistan, Şengal ve Rojava’dan binlerce Êzidî genci YBŞ’ye katıldı.

Şengalli Êzidî kadınları da katliam sonrası tanıştıkları PKK gerillaları öncülüğünde tarihlerinde savunma kendi özgün örgütlülüklerini kurma ve iradeleşme noktasında ilkleri yaşadı. Belki bunlardan en önemlisi binlercesinin DAİŞ tarafından esir edilerek köle olarak satıldığı Êzidî kadınlarının ilk savunma örgütünün kurulmasıydı. Kadın gerillalar tarafından eğitilen Êzidî kadınları 2015 yılında YPJ-Sengal’i kurdu. Şubat 2016’da ise Êzidî kadınların savunma ordusu olarak Yekîneyên Jinên Şengalê (YJŞ) kuruldu. PKK gerillaları sadece YBŞ ve YJŞ’nin kurulmasına öncülük etmedi kadınıyla, erkeği, genci, yaşlısıyla binlerce Êzidîye silah eğitimi vererek öz savunma duruşunu toplumun hücrelerine kadar yaydı.

YBŞ ve YJS güçleri gerillalarla birlikte 8 Ekim’de Şilo’da başlattığı Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi’nde çetelere ağır darbeler vurdu. Yine 31 Ekim günü Şengal’in batısında yer alan köyleri özgürleştirme hamlesi başlatıldı. 11 Kasım 2015’te Şengal şehir merkezine başlatılan operasyon sonucu 12 Kasım günü Şengal şehir merkezi özgürleştirildi ve Şengal’in çevre köylerine dönük operasyonlar sürdürüldü.

Temmuz 2016’da kurulan Êzidxan Asayiş Güçleri de Êzidîlerin savunma örgütlerine katıldı. Êzidxan Asayiş güçleri örgütlenmelerini giderek büyütürken Ocak 2017’de askeri alanda daha da profesyonelleşmeyi ifade eden Êzidxan Özel Kuvvetlerini kurdu.

Ayrıca Şengal’de yeni savaşçı eğitimi için kurulan bir genel, bir özgün 2 akademiyle birlikte, YBŞ, YJŞ savaşçılarını komutanlaştırmak amacıyla Şehit Berxwedan akademisi kuruldu. Bu akademiler bugün de düzenli olarak eğitim devrelerini sürdürerek YBŞ ve YJŞ’nin savaşçı ve komutan ihtiyacını gideriyor.

YBŞ VE YJŞ DAİŞ’E KARŞI SAVAŞIRKEN KDP ONLARI TANIMADI

Fermana PKK, YPG güçlerinin müdahalesiyle birlikte hesapları ters dönen KDP ferman sürecinde peşmergelerini tekrar Şengal’e yolladı. Peşmerge bu süreçte Êzidî halkı tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Şengal’deki Êzidî halkıyla KDP peşmergeleri arasında bir çatışma yaşanmasını yine gerilla güçleri önledi.

O süreçten sonra yeniden Şengal’de var olmaya başlayan KDP güçleri DAİŞ’le uğraşacaklarına hep provOkasyon peşinde oldu. Federal Irak Yönetimi ve dünya Êzidîlerin öz savunma gücü olan YBŞ ve YJŞ’yi tanırken KDP halen bu güçleri tanımamakta ısrarlı.

KDP’nin Kasım 2015’te geliştirilen Şengal Kent Merkezi’ni özgürleştirme operasyonuna da yaklaşımı siyasi yaklaşımının ötesine geçmedi. O süreçte Kandil’deki PKK yetkililerinden duyduğumuz Şengal’in özgürleştirilmesinin uzun süredir gündemde olmasına karşın KDP tarafından bilinçli olarak geciktirildiğiydi. Bu durum operasyon sürecine yansımasını ise yine pragmatist temelde gösteriyordu. Operasyon PKK’nin KDP’yi ulusal birlik yaklaşımına çekme çabasından dolayı kamuoyuna Şengal’deki Kürt Güçlerinin ortak operasyonu olarak yansıtıldı ama o süreçte orada bulunan YBŞ’liler ve Êzidîler bugün bile bu operasyonun nasıl geliştiğini anlatıyor. YBŞ, YJŞ ve PKK gerillaları DAİŞ’le çatışarak şehir merkezine girerken, KDP’nin gövde gösterisi yapmak için topladığı 20 bin kişilik peşmerge gücü çatışmaların bitmesi ardından şehre giriyor ve kameralar önünde şov yapılıyordu. KDP’ye bağlı basın organları da peşmergenin Şengal’i kurtardığı propagandasını yükseltiyordu.

HALK İRADESİYLE ŞENGAL KURUCU MECLİSİNE

73. ferman sürecinde kendi iradesini başkalarına devretmenin yaratacağı en büyük yıkımla karşılaşan Şengalli Êzidîler kendi yönetim mekanizmalarını oluşturma noktasında da önemli adımlar attılar. 14 Ocak 2015’de Şengal Dağı’nda 200 Êzidî’nin katılımıyla yapılan bir konferans ile “Şengal Êzidîleri Kurucu Meclisi” ilan edildi. Bu konferansa Rojava’nın Derik kentinde bulunan Êzidî Mülteci Kampı’ndan da 9 temsilci katıldı.

Şengal Kurucu Meclisi 29 Kasım 2015 tarihinde geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirerek önemli kararlara ulaştı. Toplantının sonuçları bir basın açıklamasıyla kamuoyuna deklere edilerek bu toplantıda 22 karara ulaşıldığı, bu kararların aynı zamanda Kurucu Meclis’in Şengal Özerk Yönetimi’nin ilanı için program niteliğinde olduğu ifade edilmişti. Şengal Demokratik Özerk yönetimi için hemen çalışmalara başlanacağının belirtildiği açıklamada Federal Irak ve Başurê Kurdistan bölgesel yönetiminden Şengal Özerk Yönetimini tanıması ve mahkeme kurularak Şengal katliamında sorumluluğu bulunanların yargılanması istenildi.

Konuştuğumuz birçok Êzidî insanı yaşanan fermanların Êzidî toplumunda ciddi bir içe kapanma yanında Avrupa’ya göç ederek bir dağılma ve erime yaşadıklarını söylüyorlar. Ayrıca Güney Kürdistan’da ekonomi ve savunma açısından bağımlılığı yaşarken farklı bir hayatın mümkün olacağını düşünmediklerini ifade ediyorlar. 73. Ferman sonrası her şeyin kendileri için farklı olduğunu anlatıyor Êzidîler. Şengal katliamından sonra daha fazla içe kapanmak yerine PKK öncülüğünde kendi ilacını kendinde aramanın geliştiğini ifade eden Şengalli Xıdır, “Bunu da Önderliğe borçluyuz” diyor.

ÊZİDÎ ÖZGÜR KADIN HAREKETİ

PKK’nin kadın militanları öncülüğünde Êzidî kadınlarda büyük gelişmeler yaşandı. Êzidî kadınların yaşadığı gelişme sadece katliamdan edinilen tecrübeyle öz savunma örgütünü kurmadan ibaret değildi. Ferman öncesi Şengal Êzidî toplumunun kapalı yapısı içerisinde hiçbir zaman iradesi tanınmış, dünyası evi ve köyüyle sınırlı Êzidî kadınları tarihlerinde ilk defa yönetim mekanizmalarında yer aldılar ve karar sahibi oldu.

Yine Şengalli kadınlar kendi özgün örgütlülüklerini meclis düzeyinde örgütlediler. 6 Mart 2015’te Şengal Dağı’nda gerçekleştirilen konferansla Şengal Kadın Meclisi kuruldu. Bu meclis bünyesinde kadınlar komitelerini oluşturdular.

Êzidî Kadın Meclisi 26 Eylül 2016 tarihinde Şengal’de düzenlediği 2. konferansında bu meclisi örgüt düzeyine getirme kararı aldılar. Kadın meclisi o tarihten bugüne Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJE) ismiyle örgütleniyor.

Zehra da bu kadınlardan biri. TAJE yönetiminde yer alan Zehra aynı zamanda Şengal Kurucu Meclisi’nde de görev yapıyor. Kendisiyle Derik’teki Newroz Kampı’nda görüştüğümüz Zehra, “Artık daha farklı, kendi kendimizi yönetebileceğimiz, üretebileceğimiz ve bunları koruyabileceğimiz bir yaşam hayal edebiliyoruz ve bunun adımlarını atıyoruz. Êzidî kadınlar olarak da artık kendi kadın kimliğimizle, gücümüzle tanışıyor ve kadın iradesini açığa çıkarabilmek için ilk defa mücadele ediyoruz” diyor.

Êzidî insanlarının geçmişe göre bugün zihinsel olarak da önemli değişimler yaşamaya başlamış olmasında Şengal’de Şehit Agit Efrin ve özgün kadın eğitimleri geliştiren Ş. Binevş Edessa isimli akademiler büyük rol oynuyor. Bu akademilerde devreler düzeyinde insanlık, kadın, Kürt, Êzidî halkının tarihi, demokratik ulus ve temel ayaklarına ilişkin eğitimler veriliyor.

İRADE KIRMAK İÇİN HER YOLU DENEDİ

KDP Şengal’deki Êzidî halkındaki tüm bu gelişim düzeyini kendi varlığı açısından tehlike gördü. Fakat KDP’nin en fazla krize dönüştürdüğü konu Şengal Kurucu Meclisi’nin ilanı ve özyönetimini geliştirme çabalarıydı. Bu nedenle basınında bu durumu tarihlerinde ilk defa Şengalli Êzidîlerin iradeleşme durumu olarak değilde Güney Kürdistan’ın bölme, parçalama yaklaşımı olarak yansıttı. KDP’nin bu gelişmenin önünü alabilmek için kullandığı temel yöntemlerden biri de para vb.’lerle kendine bağlı Êzidîleri kendi halkının karşında konuşlandırmak oldu.

KDP’nin Şengal’de gelişen iradeyi kırmak için kullandığı yöntemlerden biri de tıpkı Rojava’ya uyguladığı gibi ekonomik ambargo politikasıydı. KDP Êzidîlerin geçimlerini sağlamak için Güney Kürdistan’la ticaret yapmalarını, hatta temel ihtiyaç maddelerini geçirmelerini bile engelledi. Bu nedenle 3 yıldır Şengal halkının hemen bütün ihtiyaçları kendisi de KDP ambargosuyla yüz yüze olan Rojava üzerinden sağlanıyor. Şengal’de yaşayan Êzidîler BM’nin gönderdiği yardımlarında KDP tarafından sadece kendisine bağlı olan ailelere verildiğini söylüyorlar. Ayrıca Güney Kürdistan’a geçişleri sırasında PADE, Şengal Kadın Meclisi, Şengal Kurucu Meclisi üyelerini de tutuklayarak baskılar yaptı.

Fakat KDP’nin tüm irade kırma yaklaşımına ve DAİŞ işgalinden dolayı göç etmek zorunda kalmış Êzidîlerin dönmesini engellemeye çalışmasına rağmen Şengal şehir merkezi ve bazı köylerinin özgürleştirilmesiyle birlikte Şengal’e dönüşler yoğunlaştı. Newroz Kampı’na göç eden Êzidîlerin neredeyse yarısı Şengal’in özgürleştirilen alanlarına dönmüş durumda.

Şu anda Şengal’de yaşayan Êzidîlerin nüfusunun 65-70 bin arası olduğu ifade ediliyor. Bu nüfusun yaklaşık 15 bin kadarı 3 yıldır Şengal Dağı’nda yaşıyor. Yine Zorava’dan Xanesor’a kadar olan 8 köyde de Şengalliler yaşıyor. YBŞ ve YPJ güçlerinin “Êzidî kadınlarının intikamı” ismiyle gerçekleştirdiği son hamleden sonra Şengal’e geri dönen 400 aile şehir içinde yaşamaya başladı.

KDP YAKLAŞIMLARINA KARŞIN PKK ULUSAL BİRLİK ÇABASI VERDİ

Bu süreç içerisinde Şengal’de PKK öncülüğünde böyle ciddi gelişmeler yaratılırken PKK, KDP’nin tüm özel savaş politikalarına ve tahriklerine karşın yeni bir çatışmanın önlenmesi için son derece ılımlı bir politika izledi. KDP ise tüm bu süreçlerde sadece Şengal üzerinden değil Güney, Kuzey, Rojava Kürdistan üzerinden Türk devletiyle ortak bir konsept halinde özel savaşını yürüttü. KDP bu süreçlerde Kürtlerle açıktan bir silahlı mücadeleye girişmedi ama örtülü ve siyasal olarak AKP’yle birlikte PKK’nin ve Rojava Devrimi’nin zayıf düşürülmesi için elinden ne geliyorsa yaptı.

Fakat yine de PKK gerillalarının Şengal ve Güney Kürdistan savunmasında yer alıyor olması Êzidî halkında bir umut yarattığı gibi Güney Kürdistan halkında da bir güven ve umut yarattı. Kürt güçlerinin yan yana mevzilenmesi Kürt halkındaki ulusal birlik özlemini geliştirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 2015 yılında Barzani’yi Türk devletiyle içinde bulunduğu kirli ittifaktan çıkarıp ulusal birliğe çekebilmek için yeniden kendisine ulusal kongreyi toplama ve bu kongrenin eş başkanlığını önerdi. KDP önce Güney Kürdistan delege sayısını gerekçe yaptı. Güney Kürdistan açısından dayattıkları delege sayısının kabul edilmesiyle birlikte bu defada Barzani eş başkanlığı gerekçe yaparak Ulusal Kongre toplanması çalışmalarına yanaşmadı.

GERİLLAYI ÇEKMEYİ TARTIŞAN KCK HALKA ÖZELEŞTİRİ VERDİ

Bu süreçte Barzani ve KDP ulusal birliğe yanaşmazken BAAS News, Rudaw gibi KDP basınında sürekli PKK’nin Şengal’den ve Güney Kürdistan’dan çekilmesi gerektiği, “Şengal’in ikinci bir Kandil yapıldığı” propagandaları geliştirildi. HPG gerillalarının Güney Kürdistan ve Şengal’de DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadele, yaşamını yitiren gerillalar görmezden gelinerek sadece KDP peşmergesi DAİŞ’e karşı mücadele yürütüyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı.

Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan Şubat ayında Kerkük’de DAİŞ çetelerine karşı savaşarak yaşamını yitiren gerillanın Kandil’deki cenaze töreninde KDP’nin yaklaşımlarından dolayı HPG’yi Güney Kürdistan’dan geri çekmeyi düşündüklerini açıkladı. HPG’nin Güney Kürdistan’dan çekilmesinin düşünülmesi Güney Kürdistan halkında büyük tepki yarattı. Güney halkı gerillanın çekilmemesi için Güney Kürdistan’ın birçok alanında eylemler düzenledi. Güney Kürdistanlı siyasetçi ve aydınlardan oluşan heyetler Kandil’e giderek gerillanın Güney Kürdistan’da kalması taleplerini KCK yetkililerine bizzat ilettiler. Tepkiler karşısında KCK yetkilileri yeni bir açıklamayla KDP’nin yaklaşımlarından dolayı gerillayı çekmeyi düşünmelerinin özeleştirisini verdiler. Bu açıklamada gerillanın Güney Kürdistan’dan çekilmeyeceği duyuruldu.

ORTAK KONSEPTE ŞENGAL YİNE STRATEJİK

2016 ve 2017 yıllarında da KDP Türk devletiyle ittifakını her alanda sürdürdü. Türk devletinin özyönetim direnişi sürecinde Kürdistan şehirlerini toplarla yıkması, Kürt insanlarını canlı canlı yakmasına karşın Barzani başta olmak üzere KDP yetkilileriyle Türk devlet yetkilileri arasındaki diplomasi trafiği de hızlandı. Kapalı kapılar ardında Kürt Özgürlük Mücadelesi, Rojava Devrimi, Şengal üzerine pazarlıklar yapılırken Barzani ve kurmayları kameralar önünde Türk devlet faşizmine desteklerini her seferinde ilan etti.

Rojava ve Kuzey Suriye’deki gelişmeler Türk devletinin siyasi olarak Rojava’da aldığı yenilgi KDP ve Türk devleti arasındaki ilişkileri daha da derinleştirdi. Türk devletinin Minbic’in özgürleştirilmesi ardından 24 Ağustos 2016 tarihinde Cerablus’la başlattığı Kuzey Suriye işgali tüm Kürt çevrelerinde geniş tepki bulurken KCK’nin ulusal birlik çağrısı geliştirildi. Yaratılan gelişmelerle Kürtlerin büyük özgürlük imkanlarının geliştiğine ve Türk devletinin saldırı ve tehditlerine değinilen açıklamada tüm Kürt partileri ve örgütleri sorumluluk almaya davet ediliyordu. Bu çağrıya hemen her kesimden olumlu tepkiler yükselirken Neçirvan Barzani’nin “PKK Şengal’den çekilmezse güç kullanırız” açıklamaları gündeme düştü.

Türk başbakanı Binali Yıldırım’ın Hewler ziyareti sırasında PKK, PYD ve YPG’nin terör örgütü olduğu sözlerine Barzani’den hiçbir tepki gelmedi. Şubat ayı sonlarında Barzani’nin Ankara ziyareti sonrası KDP basınında “Bağımsız Kürdistan kuruluyor”, “Başkan Barzani bağımsız Kürdistan” için düğmeye bastı gibi propagandalar yükseltilmeye başlandı.

Barzani’nin Ankara ziyareti üzerinden daha bir hafta geçmeden Türk devleti ve çetelerinin Minbic’e saldırması, Şengal’de “Rojava Peşmergeleri” adlı çetelerin devreye sokularak bunların KDP tarafından yönlendirilmesi, Türk devlet yetkililerinin eğer Barzani başaramazsa biz devreye gireriz sözleri, KDP’nin Şengal, Mahmur ve Medya Savunma Alanı çevresine yaptığı yığınaklar bir kez daha ortak bir saldırı konseptiyle yüründüğünü ortaya koydu.

Şengal ise bu konseptte stratejik konumu nedeniyle en önemli alanlardan birisi. Çünkü Musul’un özgürleşmesi ardından Rojava’ya bir nefes olabilecek alan olan Şengal’in KDP denetimine geçmesi durumunda bir yandan Medya savunma Alanları KDP ve Türk devletinin çemberinde kalacak diğer yandan Rojava Türk devleti, KDP ve bunların ortak çetelerinin çemberinde kalacak.

Bu nedenle günümüzde Şengal, Kürtlerin onuru konumunda. Hem de sadece Êzidîlerin korunması değil, tüm özgürlükçü ve onurlu Kürtlerin yarattığı değerlerin ve kazanımların korunması açısından bugün de Şengal’in KDP çetelerinden özgürleştirilmesi gerekiyor.