Terolarda büyük göç tehlikesi

Maraş’ın Terolar bölgesine yapılan AFAD kampının yaşattığı sorunlar halkı tedirgin etmeye devam ediyor. Bölge halkının anlattıklarına göre kampta mezhep sorunları da var.

Maraş’ın Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Terolar bölgesine inşa edilen AFAD kampı halkı tedirgin etmeye devam ediyor. Yoğun tepkilere, direnişlere rağmen AKP iktidarının inşa ettiği AFAD kampına yaklaşık üç ay önce 27 bin kişi yerleştirildi. Kampın çevresinde ise 20 köy bulunuyor. AFAD kampının kanalizasyon atıkları Karaçay nehrine boşaltılıyor. Köylülerin hayvanlarını otlattığı, tarlaların bulunduğu büyük bir ovada yer alan kampın atıkları şimdiden köy ve çevresinde kokulara neden oluyor. Köylülerin kampın mera alanında olmasından dolayı hayvanlarını otlatacak alanları da daraltılmış durumda. Şimdiden kampın birlikte getirdiği çevresel sıkıntıları yaşamaya başlayan halk bir yandan da ikinci bir Maraş Katliamı’nın zemininin hazırlandığı endişesini taşıyor.

PİRHA’ya konuşan Hüseyin Kocamer, Döne Göksungur, Mehmet Deriter ve Sati Yıldız endişelerini anlattı.

KAMPTAKİ MEZHEP SORUNLARI KÖYLÜLERİ HUZURSUZ EDİYOR

Terolar’da yaşayan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Hüseyin Kocamer, kampın ardından tedirginliklerinin giderek arttığını söylüyor. Kamptan sonra köyün eski sükunetini yitirdiğini belirten Kocamer, geçtiğimiz günlerde çadır kentte kalan ve bölgedeki farklı alanlara yerleştirilmek istenen bir grup Suriyeli arasında yaşanan tartışma ve asker müdahalesinin köyde yarattığı endişeyi hatırlatıyor: “Orada Suriyeli mültecilerde Arap ve Türkmenler arasında sorunlar yaşanıyor. Bu da baya yankı yapıyor. Köyün içinde yaşayanlar tedirgin oluyor. İslahiye’den gelen Türkmen Suriyelilerle buradaki Arap Suriyeliler arasında bir sıkıntı oluşmuştu. Polis müdahale etti. Anonslar yapılıyordu.”

Özellikle kampın kanalizasyonunun dereye bırakılmasının kirliliğe neden olduğunu vurgulayan Kocamer, yetkililerin bu konuda çalışmalara başladığını da ifade etti.

Çoğunlukla ekonomik kaygılardan ötürü göçlerin başladığını belirten Kocamer, bu durumun endişe verici olduğunu da söylüyor. Kampa karşı başlattıkları, aylarca süren direnişlerine de değinen Kocamer, direniş günlerinin sağladığı dayanışma ruhundan memnuniyetini şöyle dile getirdi: “Terolarda direnişle birlikte birlik beraberlik sağlandı. Çevre köyden insanların gelişiyle, köyde ilk defa birlik sağlandı. Birlikte hareket edilmeye başlandı. Bu bir başarıdır bizim için. Hatalar her zaman olur ama önemli olan hatalardan ders çıkarmaktır.”

ARTIK EVLERİN KAPILARI KİLİTLENİYOR

Köyde yaşayan 54 yaşındaki Döne Göksungur da kampın kurulduğu günden bu yana tedirginliklerinin arttığını ifade ediyor. Göksungur, “Kamptan köyün içine Suriyeli insanlar kaçıp geliyorlar. Köylüler onları tanımadıkları için korkuyorlar. Daha önce kapılarını kilitlemez iken şimdi kapılarımızı kilitlemeden ne oturabiliyoruz ne de gece yatabiliyoruz. O kamptan gelip bazen köyün içinde dolaşıyorlar. Köylü o insanların oradaki bağırış çağırışlarından oldukça tedirgin. Kavgalar oldukça fazla. Gürültüden uyuyamıyoruz da” diyor.

‘KÖYÜN ESKİ TADI TUZU KALMADI’

Yaşam alanlarının daraltılmasının yanı sıra meracılığın tehlike altında olduğunu hatırlatan Göksungur, tepkisi şu sözlerle sürdürdü: “Hayvanlarımızı otlattığımız meralarımız elimizden alındı. Yazın bu sıkıntı daha da ortaya çıkacaktır. Herkes içeride ahırdan hayvanlarını bırakıyor. Köyün merasını ellerinden aldılar şimdi de köyün bazı yerlerinde tarlalar kiralayıp yonca ekip köylüye veriyorlar. Attan indirip eşeğe bindirmek gibi bir şey. Ondan ziyade köylü yaşamından çok tedirgin. Köyün eski ne tadı var ne tuzu.”

KAMP ASİMİLASYONA HİZMET EDİYOR

Alevilere karşı baskı ve asimilasyon politikalarının bu kamp ile sürdüğüne değinen Göksungur, kampa yerleştirilenlerin kim olduklarını bilmediklerini, bunların çeteler olabileceği kaygısı ve korkusunu yaşadıklarını dile getirdi. Bundan dolayı tüm alevilerin ve sivil toplum örgütlerinin yöre halkına sahip çıkmaları gerektiğini söyledi. Göksungur yörede baş gösteren göç dalgasına ilişkin ise; İşverenler Suriyelileri ucuz iş gücü olarak görüyor. Bundan dolayı işsizlik artıyor. İnsanlar bu sebeplerden ötürü göç etmeye başladı” dedi.

YENİ KATLİAMLARA TANIK OLMAK İSTEMİYOR

Terolar’da yaşayan Sati Yıldız da köylerinde mecburiyetten kaldıklarını söyleyerek, “Biz çok direndik. Çocuklarımız çok korkuyor. Korkuyoruz, çare nedir onu da bilmiyoruz” dedi. Maraş Katliamı tanıklarından da olan Yıldız, yeniden aynı olayları yaşama ihtimalinden dolayı oldukça tedirgin. Asker, polis görmek bile Yıldız’ı tedirgin etmeye yeterli bir sebep. Yıldız, Terolar ile ilgili Maraş’ta yaptıkları basın açıklaması sırasında asker ve polis gördüğünden dolayı bayılmış.

BÜYÜK GÖÇLER YAŞANABİLİR TEHLİKESİ

30 yaşındaki Mehmet Deriter de, kampa mazlum halkın değil selefilerin yerleştirildiği kaygısı yaşadıklarını söylüyor.

Deriter, yaşadıkları sıkıntıları şu sözlerle sıraladı: “Kamp ilk olarak doğayı etkiledi. Kanalizasyon köyün deresine akıyor. İncelemelere gelen yetkililerin söylediğine göre, suyumuza, insan hayatını tehdit edecek şekilde zarar vereceği yönünde. Maraş Yaşam Platformu olarak direk raporumuzu sunduk. Çevre il, sağlık, orman ve tarım il müdürlüğüne verdiğimiz dilekçelerin sonucu kanalizasyonları yapıyorlar. Bu sağlık açısından kısmen de olsa bu sorunumuz giderilse de, güvende olduğumuzu hissetmiyoruz. Uğultuların sesi köy halkını uyutmuyor. Kampta gaz bombalarının, plastik mermilerin atılması rahatsız ediyordu. Köy halkı çok tedirgin oluyor. Bu kamp ile demografik yapının bozulma tehlikesi var. Gelecekte büyük göçler olabilir.”